Başka seçeneğim yok! Burada kalırsam tekrar genç olabileceğime inanıyorum. | Open Subtitles | لا خيار لديّ، فلأبقى هنا عليّ الإيمان أنّي فتيّ مجدّداً |
Başka bir şansım yok. Şapka hiç yakışmıyor. | Open Subtitles | لا خيار لدي، يبدو مظهري سيئاً مع القبعات الأخرى |
- Eğer hayatta kalırsak yanlarına döneriz. - Başka seçeneğimiz yok. | Open Subtitles | لو كتبت لنا النجاه سنعود لهم و لا خيار اخر بأيدينا |
Kendine gel. Başka şansımız yok. Çok duygusalsın. | Open Subtitles | هون عليك لا خيار آخر أمامنا أنت عاطفي جداً هذه مشكلة البلاد |
Başka çarem yok. "O"nu kullanmalıyım. | Open Subtitles | لا خيار آخر أمامي أعتقد أنه علي اللجوء لذلك الأسلوب |
Çünkü içinde seni öldürmeye yetecek kadar şeytan var ve başka seçenek yok. | Open Subtitles | لأن ما زال لدي بعض القوى الشيطانية بداخلي وهي تقتلك لا خيار أبدًا |
Tamam. Önce ben başlayayım. Kadını geride bırakmaktan başka çaremiz yok diyorum. | Open Subtitles | حسناً، سأبدأ بدحرجة الكرة وأقول أنّ لا خيار أمامنا سوى تركها خلفنا |
Başka seçeneğim yoktu. Ancak böyle beni dinlerdi. | Open Subtitles | لا خيار, هذه الطريقة الوحيدة لأجعلها تستمع |
Apandisti patlamış. seçeneğim yok ama kısıtlı elektrikle ameliyat edeceğim. | Open Subtitles | انفجرت زائدة هذا الرجل، لا خيار لديّ سوى إجراء العملية الآن مع الطاقة المحدودة |
seçeneğim yok, bana tuzak kurdular. | Open Subtitles | لا خيار أمامي، إنهم يريدون توريطي في الأمر |
Haksız hükümden doğan zarara sebep olmamak için bu davayı düşürmekten başka seçeneğim yok. | Open Subtitles | ولذلك لا خيار لي سوى صرف القضية بلا تحيز |
Bu durumda, seni eve götürmekten başka şansım yok. | Open Subtitles | فى هذه الحالة ، لا خيار لدى سوى أن آخذك للمنزل |
Bu elime geçen en iyi şans. - Üzgünüm, başka şansım yok. | Open Subtitles | هي أفضل فرصة لدي، معذرة، لا خيار آخر أمامي |
Bu suç laboratuarının usülsüzlüğü gözönüne alınırsa, ...bu suçlamaları iptal etmekten başka şansım yok. | Open Subtitles | بالنظر إلى الطبيعه الفاضحه لمخالفات المختبر الجنائي هذه لا خيار لي إلا إبطال هذه الإدانات |
Seni buradaki güvenlik kurallarına alıştırmaktan başka seçeneğimiz yok, değil mi? | Open Subtitles | لا خيار أمامنا سوى مساعدتك لتعتاد على إجراءات الأمن هنا، صحيح؟ |
Şu anda başka seçeneğimiz yok. Çünkü hamileliğin gerçekten çok problemli. | Open Subtitles | لا خيار أمامنا الآن لأنّ حملكِ معقّدٌ جداً. |
Öyle görünüyor ki, birbirimize güvenmekten başka şansımız yok. | Open Subtitles | يبدو أنه لا خيار أمامنا سوى أن نثق ببعضنا البعض. |
Hepimiz o arabanın içindeydik. Seçme şansımız yok. | Open Subtitles | لقد كنّا جميعاً في تلكَ السيّارة لا خيار لديك |
Bana verilenlere yalnızca minnattar olabilirim, çünkü bunları kabul etmekten başka çarem yok. | Open Subtitles | وأن أمتنّ لأي شيء يقدّم لي لأنه لا خيار أمامي سوى قبوله |
Hangisini seçeceğin gayet açık. Şunu bil ki, dört numaralı bir seçenek yok. | Open Subtitles | الخيار الصحيح واضح تمامًا، فلتعلم أنّه لا خيار رابع. |
Anladım. O kusursuz bir ninja; ama çaremiz yok. | Open Subtitles | فهمت إنه نينجا محترف, لكن لا خيار أمامنا |
Fakat buraya geldiğim ve kamera ekibinin ücretleri ödendiğinden başka seçeneğim yoktu ve ben de devam ettim. | Open Subtitles | لكن بما أنّي صرت هنا وطاقم التصوير مستعد، لا خيار أمامي سوى المواصلة فيها |
Elbette, bu konuda başka seçeneğin yok. Bunu bahane etmeyelim, bu farklı bir şey. | Open Subtitles | بالطبع، لا خيار لكِ في هذا الأمر، فلا تدعينا نتظاهر بأنّه غير ذلك |
Buraya iki saat ya da iki gün içinde gelebilirler, gerçek şu ki seçeneğimiz kalmadı. | Open Subtitles | حتى لو إستغرق وصولهم ساعتين أو يومين لن يغير هذا حقيقة أننا لا خيار لدينا |
Freya'nın korkunç gücü karşısında dünyanın sessiz kalmaktan başka şansı çaresi yok. | Open Subtitles | العالم في هذه الحالة لا خيار له سوى الخضوع لهذا الرعب الطاغي المدعو بالفرايا |
Ve biz de, her ne kadar bireysel olmak istesek de, karmaşıklığın grup başarısı gerektirdiğini kabul etmekten başka çaremiz olmadığı bir notaya geldik. | TED | ووصلنا إلى مكان حيث لا خيار أمامنا لكن الاعتراف، كما فردي كما نريد أن نكون، ويتطلب تعقد نجاح الفريق. |