Bir saha ajanının, işi dışında bir ilişkiye sahip olacağına inanmıyor. | Open Subtitles | انه لا يؤمن بأن العميل الميدانى يمكن أن تكون له علاقة |
Yaratılanlar içinde en çok tercih edilen onlardı... ve aralarından bazıları Tanrı'nın var olduğuna bile inanmıyor! | Open Subtitles | فالبشر هم المفضلون على جميع المخلوقات على الرغم من ان بعضهم لا يؤمن اصلا بوجودة |
Bazılarınız benim gibi inanıyor. Bazılarınız inanmıyor. | Open Subtitles | بعضكم يؤمن كما أؤمن، والبعض الآخر لا يؤمن. |
Bana göre hemen hemen okuduğum her şey... beni, hiçbir şeye inanmayan insanlardan daha seçici yapıyor. | Open Subtitles | أنا أؤمن فعلياً بكل شىء اقرأه, وأعتقد أن هذا وهذا ما يجعلني أفضل أنتقاءً من شخصاً آخر لا يؤمن بأي شىء. |
Ben boşanmaya inanmayan eski kafalı nesile mensubum. | Open Subtitles | أنا أنتمي إلى الجيل القديم الذي لا يؤمن بالطلاق |
- Şiddetin çözüm olduğuna inanmaz. | Open Subtitles | ـ أنه لا يؤمن بالعنف ـ يجب ان يؤمن بذلك, أنا متصل بهم |
Doktorların inanmadığı iyileştirme gücüne sahip. | Open Subtitles | لديها تلك المنحة الغريبة للشفاء تلك التي لا يؤمن بها الأطباء |
Kim ne almış diye seceresini tutmadığını ve bu saçmalıklara inanmadığını söylüyor. | Open Subtitles | قال بأنه لا يحتفظ بلوائح المبيعات و هو لا يؤمن بهذه التفاهات |
Bazılarınız benim gibi inanıyor. Bazılarınız inanmıyor. | Open Subtitles | بعضكم يؤمن كما أؤمن، والبعض الآخر لا يؤمن. |
İblislere inanmıyor olabilirsiniz. İnanmak durumunda da değilsiniz. | Open Subtitles | حتى أن بعضكم قد لا يؤمن بوجود الشياطين ليس عليكم الإيمان بوجودها |
Ben de sizin Tanrınız pantolonlara inanmıyor diye öyle yapıyorsunuz sanmıştım. | Open Subtitles | اعتقدت انها بسبب ان الهكم لا يؤمن بالسراويل |
Einstein mezara gittiğinde kuantum mekaniğine hala inanmıyor olmasına rağmen 1927'deki Solvay bilim kurumlarının Kopenhag Yorumunu memnuniyetle kabul etmesi için bir dönüm noktasıydı. | Open Subtitles | على الرغم من أن أينشتاين ذهب إلى قبره و هو لا يؤمن بميكانيكا الكم فمؤتمر سولفي كان نقطة التحول التي تقبل عندها المجتمع العلمي |
Geri adım attı. Anlamı; az önce söylediği tek kelimeye bile inanmıyor. | Open Subtitles | لقد تخطى للوراء مما يعني لا يؤمن بكلمة قالها للتو |
Hayattaki statüleri nedeniyle bir insanın başka birisine üstün olduğuna inanmıyor. | Open Subtitles | كلّأولَئكَالناسالمُغترينبالحياه.. فهو لا يؤمن أنّ كرامة أحدهم أكثرأهميةمن الآخرين.. |
Değişime inanmayan herkes korkaktır ki, ben de öyleydim. | Open Subtitles | أي شخص لا يؤمن في التغيير شخص جبان وتلك كانت حالي |
Ben Tanrı'ya inanmayan birine oy veremezdim. | Open Subtitles | ضميرى لا يسمح لى بالتصويت لشخص لا يؤمن بالله |
Hayatım boyunca, bununla ilgili hiçbir şeye inanmayan biri olduğumu düşünürdüm. | Open Subtitles | طوال حياتي ظننت اني .. اني شخص لا يؤمن بشئ |
Doug'u rahat bırak. O bir demokrat. Silahlara inanmaz. | Open Subtitles | دع دوج وشأنه،فهو ديمقراطى، لا يؤمن بالبنادق |
Başkalarının inanmadığı şeylerle uğraşmanın ne demek olduğunu gayet iyi biliyorum. | Open Subtitles | أعلم ما هو الشعور أن تتعامل مع أشياء لا يؤمن بها باقي الناس |
Kim ne almış diye seceresini tutmadığını ve bu saçmalıklara inanmadığını söylüyor. | Open Subtitles | يقول إنّه لا يحفظ الناس ومشترياتهم، كما أنّه لا يؤمن بهذه الترهات |
Musevi dininde öteki taraf ahiret inancı yok. | Open Subtitles | الدين اليهودي لا يؤمن بالحياة بعد الموت |
İnanmadığın birşeye kendini inandırmaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | كرجل يحاول إقناع نفسه بشيء لا يؤمن به. |