Aynı yerde fazla uzun süre kalmıyor ama şimdi başka şansı yok. | Open Subtitles | فهو لا يبقى في نفس المكان طويلا لكنه الآن ليس لديه خيار |
- O odada niye kimse uzun süre kalmıyor hiç anlamıyorum. | Open Subtitles | لا افهم لما لا يبقى احد في تلك الغرفة لوقت طويل؟ |
Aklınızda hiç şüphe kalmasın ki... size anlattıkları tamamıyla kanuna karşı gelmekti. | Open Subtitles | لكى لا يبقى اى شك لديك فالكلمات التى تفوه بها هى خرق كامل للقانون |
Bütün hayatını böyle yaşa o zaman, vücudunda etten başka birşey kalmayana kadar! | Open Subtitles | ،عش حياتكَ بأكملها هكذا وحسب حتى لا يبقى شيء على جسمكَ غير اللحم |
Yeteri kadar ceset torbası kalmadığında duyduğunuz şeydir. | TED | هو ما تسمعه حين لا يبقى ما يكفي من أكياس للجثث. |
Giderler çıkıldıktan sonra... kalan para ancak bu birinci sınıf el arabasına yetiyor. | Open Subtitles | بعد أن نأخذ حصصنا، لا يبقى لنا سوى هذا أو عربة يد فاخرة. |
Pekâlâ, ama seni uyarayım Depo'da geçmiş her zaman geçmişte kalmaz. | Open Subtitles | حسنا، كلمة تحذير في المستودع الماضي لا يبقى دائماً في الماضي |
Senin ışığını öyle bir söndüreceğim ki geriye karanlıktan başka bir şey kalmayacak. | Open Subtitles | سوف أمتص ضوئك حتى لا يبقى شيئاً سوى الظلام |
Bütün Marslılar yok olduğundan istilacıların beslenecekleri bir şey kalmamıştı. | Open Subtitles | مع كل المريخ ذهب، كان الغزاة لا يبقى شيء لإطعام عليه، |
Ve en önemlisi, Orta Afrika'da yaşananlar Orta Afrika'da kalmıyor. | TED | والأهم من ذلك، ما يحدث في افريقيا الوسطى لا يبقى في أفريقيا الوسطى. |
Bunu yapamam, iki saniyeden fazla hatta kalmıyor. | Open Subtitles | لا أستطيع ، إنه لا يبقى على الخط أكثر من ثانيتين. |
Başka şeylere dikkatimi ayıracak pek vaktim kalmıyor, yani karşımdakine haksızlık etmiş olurdum. | Open Subtitles | لا يبقى لي أي انتباه لأي شيء آخر، وهذا سيكون غير عادل. |
Sonra da fişini atıyorum ki geride belge kalmasın. | Open Subtitles | ومن ثم أرمي الإيصال حتى لا يبقى أثر للورقه |
Çocuklar birçok ilham veren düşe ve ümitli düşüncelere sahip olabilirler, kimse aç kalmasın isteğim gibi ya da her şey bedava olsun ütopyam. | TED | لأن الأطفال مفعمون بالتطلعات المُلهمة والتفكير المتأمل المتفائل وأمنيتي هي أن لا يبقى أحد جائع في هذا العالم أو أن يصبح كلُ شيء مجاني كما أننا في المدينة الفاضلة |
Bir damar bul, kurutana kadar, geriye hiçbir şey kalmayana dek kazıyarak çıkart. | Open Subtitles | قطع وريد , تنزف لالي ان تجف الي ان لا يبقى منك شئ |
Onu yüzleşmekten başka şansımız kalmayana kadar.. ..sorun çıkarmaya devam edecek. | Open Subtitles | إنّه ينخس عشّ الدبابير ريثما لا يبقى لنا خيار إلّا مواجهته. |
Bu anlamsız dünyada Montag tutunacak hiçbir şey kalmadığında direnmenin ne kadar zor olduğunu öğrenir. | TED | في هذا العالم القاحل، يتعلّم مونتاغ كم هو من الصعب المقاومة عندما لا يبقى شيء للتشبث به. |
Kaybedecek bir şeyiniz kalmadığında ölümden korkmazsınız. | Open Subtitles | عندما لا يبقى لك شيء تخسره لن تخاف الموت |
Hekimliğe bakacak olursak, güvenmek bir gerekliliktir, fakat güven kaybolursa, geriye kalan tek şey korkudur. | TED | عندما يتعلق الأمر بالطب، فإن الثقة ضرورية، وعندما تزول الثقة، لا يبقى إلا الخوف. |
Bir dövme belki sonsuza kadar kalmaz, ama dövmeler varolan tüm kültürlerden daha uzun süredir var. | TED | إذاً ، فالوشم قد لا يبقى بشكل كامل للأبد لكن الوشوم موجودة من قبل كل الحضارات الموجودة. |
Aynı hataları yapmaya devam edemeyiz çünkü o zaman geriye bir şey kalmayacak. | Open Subtitles | لا يسعنا للحفاظ على الوقوع في الأخطاء نفسها، لأنه لن يكون هناك لا يبقى شيء. |
ama sabah olduğunda, duvarlarda, koltuklarda ve yerlerde kalan kanlarından başka... onlardan geriye hiçbir şey kalmamıştı. | Open Subtitles | لكن في الصباح لا يبقى الكثير منهم فقط الدم الذي ننظفه من على الارضيه ولأثاث والجدران |
Ve sonra... geride acı ve Büyük Birader sevgisinden başka birşey kalmayınca seni tarihten sileceğiz. | Open Subtitles | نجعل من عقله كاملا, قبل ان نفجره له وعندها عندما لا يبقى شيئ , غير الحزن, والسعاده للاخ الاكبر |