-Maalesef olay yerinde üçüncü birinin olduğunu gösteren bir kanıt yok. | Open Subtitles | اسف,لكن لا يوجد دليل يشير لوجود شخص ثالث في مكان الجريمة |
Bunun için bir kanıt yok. Sadece sana ben söyledim. | Open Subtitles | لا يوجد دليل على قتلى لكاي أنت تعرف لأنى أخبرتك |
Kızın ölümüne yolaçacak sıradışı bir şey yaptığına ilişkin hala kanıt yok. | Open Subtitles | لا يوجد دليل فعلت أي شيء خارج عن المألوف أدت إلى وفاتها. |
Adamın evi soymak için geldiğini öne sürüyorsunuz ama bu konuda delil yok. | Open Subtitles | الآن ، تقترحي بأن الرجل جاء ليسرق شقتك لكن لا يوجد دليل على ذلك |
Hiç silah veya cumhuriyet malından iz yok general. | Open Subtitles | لا يوجد دليل على وجود اسلحة او بضائع للجمهورية, جنرال |
"Çavuş James R. Judson'un "bıçaklanarak öldürülmesinde hala ipucu yok." | Open Subtitles | ما زال لا يوجد دليل في حادث طعن رئيس العرفاء جيمس جدسن |
Bir kere daha, hiç silah belirtisi yok | Open Subtitles | لا يوجد دليل علي اي نوع من انواع الاسلحه |
Yamyamlık yapıldığına dair kanıt yok. Sadece basit bir şehir efsanesi. | Open Subtitles | لا يوجد دليل على أكل اللحم البشري إنها مجرد أسطورة خرافية |
Tüm cesetleri inceledim, o yönde fiziksel bir kanıt yok. | Open Subtitles | لقد فحصت كل الضحايا لا يوجد دليل ملموس على الانتحار |
Hayvan istismarına dair kanıt yok ve deneyler yasal sınırlar içerisinde yapılmış. | Open Subtitles | لا يوجد دليل على تعذيب الحيوانات، والتجارب تمّ إجرائها وفق حدود قانونية. |
Yazdığına dair kanıt yok ve bahsi geçen bazı markalar çok yeni. | TED | لا يوجد دليل أنه فعل هذا، وبعض الماركات التي تم الإشارة إليها حديثة جداً. |
Sırf Kim Hye Jin'e takıntılı diye aralarında bir şey olduğunu gösteren hiçbir kanıt yok. | Open Subtitles | لا يوجد دليل على حدوث شيء بينه وكيم هي جين لمجرد أنّه مهووس بها |
Cinayet mahalinde olduğuna dair kanıt yok. Anlamıyor musun? | Open Subtitles | لا يوجد دليل على أنه كان في مسرح الجريمة، ألا تفهم هذا؟ |
Kanıtları ortadan kaldırma sorunumu çözdünüz. Bana karşı hiç kanıt yok. | Open Subtitles | وفرتم عليّ عناء إتلاف الأدلة ، و الآن لا يوجد دليل ضدي |
İlacın şiddete neden olduğuna dair bir kanıt yok. | Open Subtitles | لا يوجد دليل أن هذه المبيدات السبب في السلوك العنيف |
Kanıt bulamayacak, çünkü böyle bir kanıt yok. | Open Subtitles | إنة لن يقدم دليل مثل هذا لأنة لا يوجد دليل |
Kanıt bulamayacak çünkü böyle bir kanıt yok. | Open Subtitles | انه لن يقدم دليل مثل هذا لانه لا يوجد دليل |
Senin uydurma Korkusuz'unun bağlantılı olduğu veya var olduğu hakkında hiçbir delil yok. | Open Subtitles | لا يوجد دليل على تورط من تدعوه بالمتهور ولا حتى دليل على وجوده، أتفهم ؟ |
Kesin bir delil yok ama dinî inançları güçlü olanların delillerin incelenmesine bile karşı çıkmaları beni delirtiyor. | Open Subtitles | لا يوجد دليل قاطع على ذلك يُصيبني الأمر بالجنون عندما الأرثوذوكس يرفضون فحص الأدلّة حتّى |
Liste sağlam kopyalandığına dair bir iz yok. | Open Subtitles | القائمة لم تُمس بضرر و لا يوجد دليل على أنه تم نَسخها |
Gönderdiğin bu fotoğraftaki bilyelerde strasyon yok yani vurulduklarına dair hiç bir iz yok. | Open Subtitles | لا توجد حزوز بالكرويات في هذه الصورة التي أرسلتِها لا يوجد دليل أنه قُتِل رمياً بالرصاص |
Ve Vicki ile Bayan Moran, geçici olarak delirmiş olabilirler. Artık her şey eskisi gibi olduğuna göre de büyülü bir şeyler olduğunu kanıtlayacak ipucu yok elimizde, değil mi? | Open Subtitles | و الآن مع عودة الامور الى مجاريها , لا يوجد دليل على امر سحري صحيح ؟ |
Tomografi çektik, iç kanama belirtisi yok. | Open Subtitles | لقد فعلنا الأشعة المقطعية، لا يوجد دليل عن حدوث نزيف داخلي. |
Naquadria radyasyonundan kaynaklanan bir beyin hasarını gösteren hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد دليل على وجود خلل دماغي نتيجة التعرض للإشعاع من النكوادريا |