Hizmetçiye duşta yerin neden kahverengi olduğunu anlatan bir not bırakmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | .. أضطريت لترك ملاحظة للخادمة لأشرح لها لماذا أرضية . الحمام كلها بنية |
Yani çizmek çok acı verdiği için sanat okulunu bırakmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | لقد إضطُرت لترك كلية الفنون لأنّه كان مؤلماً جداً لها بأن ترسم. |
Fayza, sekiz yaşında evlendiğinde okulu bırakmaya zorlanmış. | TED | اضطرت فايزة لترك المدرسة بعمر 8 سنوات لأنها تزوجت |
Ellerindeki her şeyi Pakistan'da bırakıp gelen insanlar için biraz yararı olur umarım. | Open Subtitles | أتمنى أن يساعدكم من أجل اولئك الذي أضطروا لترك كل شئ في باكستان |
Ücretsiz izin almayı planlamıyordum... babam ona güvenmeye başlayınca ben... | Open Subtitles | ولست أخطط لترك فراغ مؤقت بالطبع أنني حالما أثق بها |
Bunu çocukluğunuzu geride bırakmanın bir şablonu olarak da düşünebilirsiniz. | Open Subtitles | وبتعبير أخر، التفكير في الأمر هو كقالب لترك طفولتك وراء |
Vasiyet bırakacak zamanı olmadı ama beni düşünmeye vakit ayırdı, değil mi? | Open Subtitles | لم يكن لديه وقت لترك وصية لكن كان لديه وقت للتفكير فيّ؟ |
Prens kaleden ayrılmayı denemeye devam etti. | Open Subtitles | إستمر الأمير بالمحاولة . لترك القلعة . والجنيات غضبت من ذلك |
Ama hayatımı yeniden düzene sokuyorum, ve Sean'dan ayrılmaya ihtiyacım var. | Open Subtitles | ؟ ولكن عندما إعيد التفكير، حياتي، وأنا في حاجة لترك شون. |
Bu ikisini bir zaman makinesinin başında bırakmak iyi bir fikir mi sence? | Open Subtitles | أمتأكد أنها فكرة جيدة لترك هذان الاثنان دون رقيب على آلة الزمن ؟ |
Bilirsiniz, ben eğitimin anlamlı bir miras bırakmak adına en önemli araç olduğuna inanırdım. | TED | اعتدت الإيمان بأن التعليم هو الوسيلة الأهم لترك إرث له معنى |
Fakat iz bırakmak isteyen her bilim insanı gibi, zor bir problem seçerek, bunu çözüme kavuşturması gerektiğinin de farkındaydı. | TED | لكن على غرار جميع العلماء، أدركت أنه لترك أثر لها، ما تحتاج للقيام به هو العثور على مشكلة صعبة و حلها. |
Bir şeye daha ihtiyacınız var: Bunu bırakmaya ve bittiğini kabul etmeye istekli olmalısınız. | TED | وتحتاجون لشيء آخر كذلك: يجب أن تكون لديكم الرغبة لترك الأمر، وتقبل بأنه انتهى. |
İnsanların aklını bulduğundan biraz daha kötü bırakmaya meyilli. | Open Subtitles | انه يميل لترك عقول الناس أسوء حالة مما وجدها عليه |
İşini bırakıp biriktirdiği parayı çocuklarıyla şehir dışına taşınmak için kullanmış. | Open Subtitles | هي أُجبرت لترك شغلها واستعملت مدخراتها لتتحرك هي وأطفالها خارج المدينة |
Gerçekten %2'lik bir şans için arkadaşının ölmesine izin mi vereceksin. | Open Subtitles | هل أنتِ مستعدة فعلاً لترك صديقتك تموت لأجل فرصة 2 بالمائة؟ |
Çocukça şeyleri bırakmanın ve kim olduğunla yüzleşmenin zamanı geliyor. | Open Subtitles | حان الوقت لك لترك الأعمال الطفوليه و أن تواجه ما أنت عليه |
Onun bir de en iyi üniversitelerden birine giden bir kızı var. Kızı da, annesiyle ilgilenebilmek için, üniversite eğitimini yarıda bırakacak. | TED | لديها ابنة كانت ستنضم إلى واحدة من أفضل الجامعات. ستظطر لترك الجامعة كي تعتني بأمها. |
Doğru olduğunu düşündüğün bir şeyi yapmak için kendi hayatını riske atmayı ve oğlundan ayrılmayı göze aldın. | Open Subtitles | لقد كنتِ على إستعداد لترك ابنكِ خلفكِ والمخاطرة بحياتكِ، لأجل ما ترين أنّه الخير الأعظم |
Karısından ayrılmak için cesaret toplamak konusunda sıkıntı yaşıyor. | Open Subtitles | ولكن كان يواجه مشاكل على إجبار نفسه لترك زوجته. |
Ekipte birini arkada bıraktığım için kendimi hiç affetmedim. | Open Subtitles | إسمع، لم أسامح نفسي أبداً لترك أحد أعضاء الفريق خلفنا |
Şimdi ise tüm şehre bir iz bırakma gereğini duyuyor. Bilmiyorum, belki bir şey kanıtlamak istiyor. | Open Subtitles | أصبح فجأة يحس بالحاجة لترك علامته في كل أنحاء المدينة، لا أعلم، ليثبت شيئاً ما |
Arabanın yedek anahtarını masa çekmecende görünür vaziyette bıraktığın için teşekkürler. | Open Subtitles | حسنـًا، شكرًا لترك مفاتيحك الإحتياطية على مرمى البصر في أدراج منضدتك |
Benim için bebeğini terk etmek için bir malzeret olamaz. | Open Subtitles | لَكنـي لا أَستطيع بالنسبـه لـي ليس هنـاك أعذار لترك طفلك |
Gördünüz mü, Pusher ipucu bırakmayı sever. | Open Subtitles | شاهد، بوشير الأشباه لترك الأفكار. |
Vakti değildi istiridye yatağından ayrılmanın ve farkındaydı kalmanın. | Open Subtitles | فهي تعلم جيداً أنه لا وقت لترك سرير محاراتها |