Liderlik yeteneklerinizi göstermek içinde bir gösteri olurlar, ve iyi bir takım çalışmasıdır. | Open Subtitles | إنما هي طريقة عظيمة لتظهر مهاراتك القيادية وهي تمرين للعمل على شكل فريق |
Bu yüzden mi geri gelmek istedin, Bana korkmadığını göstermek için? | Open Subtitles | أهذا هو السبب، رغبتك في الوعدة لتظهر لي أنك لست خائف؟ |
Şanslı bir tesadüf anında, Bu adamın neler yaptığını göstermek için TED'e yeni bir slayt yolladım. | TED | في لحظة صدفة مذهلة، واضطررت إلى إرسال تيد شريحة جديدة لتظهر لكم ما قام به هذا الرجل. |
Her şeyi kaybediyoruz ve benden sana göstermem için zaman ayırmamı mı istiyorsun? | Open Subtitles | نحن نذهب لتفقد كل شيء، وتريد مني أن يستغرق وقتا طويلا لتظهر لك؟ |
Heykele kil ekleyip durmayan bir heykeltraş gibi... ama gereksiz kısımları kazıyıp gerçek ortaya çıkana şekil veren bir heykeltraş gibi. | Open Subtitles | على سبيل المثال النحات الذى لا يواصل إضافة الطمى لتمثال لكنه يزيل الأشياء الغير جوهرية لتظهر له الحقيقة |
Ve eğer Avrupa'yı gerçek boyutunu gösterecek şekilde yansıtsaydık, dünya çok başka bir yer olurdu. | TED | وسيكون العالم مكاناً مختلفاً، لو عرضنا أوروبا لتظهر في حجمها الحقيقي. |
Çaresizlik, bu partiyi vererek herkese müthiş biri olduğunu göstermeye çalışmak. | Open Subtitles | يائس لإقامة حفل مثل هذا لتظهر للجميع أنك رائع |
Sanırım bir şeyler yapmak için bekliyor. Ona ciddi olduğunu göster. | Open Subtitles | أظنها تنتظر منك أن تفعل شيئاً لتظهر أنك جاد بالأمر |
Şimdi size en son bilgileri göstereceğim. | TED | أنا ذاهب لتظهر لك مجموعة بيانات آخر لدينا. |
Söğüt ağacından bir dizi çember oluşturuluyor. Doğal dünyanın oluşma aşamalarını ve hayatın güzelliklerini göstermek için bir zincir oluşturuluyor. | TED | سلسلة من الأطواق تُصنع من خشب الصفصاف ويتم توصيلهم معاً لخلق تشكيلات من العالم الطبيعي، لتظهر مظاهر جمال الحياة المتعددة. |
Bayan Rose'un, diğer bayanlara iyi bir evlilik nasıl olurmuş göstermek için neden bu kadar acele ettiğini anlıyorum. | Open Subtitles | لتظهر لباقي السيدات ما يمكن القيام به بخصوص الزواج |
Daha fazla dramatik göstermek için haddinden fala ışık var gibi görünüyor. | Open Subtitles | ربما زيادة الاضاءة.. لتظهر الدراما الكاملة |
Ve şimdi sana gösterebildiğimi göstermek için göstereceğim. | Open Subtitles | نعم. وأنا ستعمل تظهر لك. فقط لتظهر لك ذلك، كما تعلمون، أنا يمكن أن تظهر. |
Hawksin'e uluslararası konuda özgür düşündüğünü göstermek için mi yoksa? | Open Subtitles | لتظهر لهوكسن أنك متحرر التفكير. رجل عالمى؟ |
Evren, gerçekten neyin mümkün olduğunu bize göstermek için kendini bir anlığına açar. | Open Subtitles | عندما يفتح الكون نفسها لبضع لحظات لتظهر لنا ما هو ممكن حقا. |
Evet Vega, bu konuyla ilgili sana bir şey göstermem gerek. | Open Subtitles | نعم، في ذلك، فيغا. أنا، اه ... حصلت لتظهر لك شيئا. |
Heykele kil ekleyip durmayan bir heykeltıraş gibi ama gereksiz kısımları kazıyıp gerçek ortaya çıkana kadar şekil veren bir heykeltıraş gibi. | Open Subtitles | على سبيل المثال النحات الذي لا يواصل إضافة الطمى لتمثال لكنه يزيل الأشياء الغير جوهرية لتظهر له الحقيقة |
Buraya gelip te, yüzünü gösterecek cesareti bulabileceğini hiç düşünmemiştim. | Open Subtitles | أنا فقط لم إعتقد أنّه لديك الجرأه لتظهر وجهك. |
Bana karşı gülünecek derecede çaresiz olduğunu göstermeye mi geldin? | Open Subtitles | فهل أتيت لتظهر لي كم أنتَ خائر الضعف ضدّي؟ |
göster ona. Şimdi ona gününü gösterme zamanı oğlum. | Open Subtitles | أره ما لديك، قد حان الوقت لتظهر له قوتك يا عزيزي |
Şimdi stüdyoda sana göstereceğim şeyi çok seveceksin. | Open Subtitles | الآن، وأنا أعلم أنك ستعمل الحب ما كنت قد حصلت لتظهر لك في الاستوديو. |
Bunu göstermenin ne anlamı var? | Open Subtitles | لماذا بحق الجحيم كنت عناء لتظهر لي هذه الأشياء؟ |
Başından beri içten içe bildiğin bir şekilde açığa çıkıyordur. | Open Subtitles | لتظهر لك شيء لطالما عرفته في داخلك |
Galanın birinde çıkması karşılığında 100 bin dolar aldığını biliyor musunuz? | Open Subtitles | هل تعلمون أنها حصلت على 100ألف فقط لتظهر في العرض المبدئي ؟ |