ويكيبيديا

    "لحوم" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • et
        
    • eti
        
    • Etleri
        
    • biftek
        
    • Kasap
        
    • etini
        
    • etiyle
        
    • etlerini
        
    • etin
        
    • etli
        
    • etler
        
    • " Etsiz
        
    Aslında, bu topları neden çorbanın içine koyuyoruz, içlerinde zaten et yok mu? TED في الواقع، لماذا نضع هذه الكرات في الحساء، هناك لحوم على أية حال؟
    Aslında şu anda et olarak tükettiğimiz her şeyle makayese edilebilir durumda. TED في الواقع، انها بالمقارنة لكل ما نأكل من لحوم في هذه اللحظة.
    Ve elbette et ve özellikle bozulmuş et dışarıda kalırsa toksik hale gelir. Open Subtitles وبالطبع من لحوم اللحوم الفاسدة وعندما تنتهى صلاحيتها . يمكن ان تكون سامة
    Kızarmış sığır eti, haşlanmış sığır eti köpek bisküvisi ile sığır eti. Open Subtitles ،كانت الوجبات تتكون من لحوم مقليه لحوم مسلوقه، لحوم مع شطائر السجق
    Kocaman tabaklarda yanmış, yağlı sığır eti dışında bir şey yoktu. Open Subtitles كل ما يقدومونه هو أطباق ضخمه من لحوم البقر الدهنيه المدخنه
    ve Kultur et uretininde'ki gelismemiz Sentetic gida endustrisini sekilendirdi. Open Subtitles و تقدمنا فى لحوم المختبر لقد حولنا صناعة علوم الطعام
    Ama birçok insan her gün et ve süt ürünü tüketiyor. Open Subtitles لكن الكثير من الناس يتناولون لحوم وألبان كل يوم من حياتهم.
    Hayvan zulmünü protesto etmek için et işleme tesislerini kapatmak. Open Subtitles إغلاق بعض مزارع لحوم الحيوان أحتجاجاً على القسوة ضد الحيوانات
    Görüyorsunuz ki biri et lokantasına ve diğeri bir sebze restoranına gitmek üzere işaretlenmiş. TED ترى أحدهما موسومٌ ليشحن إلى مطعم لحوم والآخر إلى مطعمٍ نباتي.
    Üstelik, dünya daha az et tüketimine ikna olmadı. TED وعلاوة على ذلك، فشلت فكرة إقناع العالم بأكل لحوم أقل.
    Çevreciler, küresel sağlık uzmanları ve hayvan hakları aktivistleri 50 yıldır insanlara daha az et tüketmeleri için yalvarıyor. TED لمدة 50 عامًا، وعلماء البيئة وخبراء الصحة العالمية وانصار الرفق بالحيوان يتوسلون الناس بأكل لحوم أقل.
    Bu yüzden de et geliyor ve kuzeybatıdaki şehre varıyordu. Bu da Londra'nın en meşhur et marketi olan Smithfield'ın neden burada olduğunu açıklıyor. TED لذا فقد كانت تدخل و تصل إلى شمال غرب المدينة, و لذلك فإن سميث فيلد, وهو سوق لحوم مشهور جداً, كان يقع هناك في الأعلى
    Kimse, yunus eti yemediği hâlde her sene 23.000 yunus katlediliyor. Open Subtitles تقريباً لا أحد يأكل لحوم الدلافين ولكن 23,000 يُقتلون كل عام
    Yada hikaye bifteği yada bir çeşit hikaye eti arıyor. Open Subtitles أو قصة لحوم البقر أو نوعاً ما .. قصة اللحم
    Yengeç etinden Surimi çubukları ya da öyle olduğu söylenerek satılıyor beyaz balık eti kırmız ile renklendiriliyor. TED العصي المجهزة هي من لحوم سرطان البحر، أو تباع كالحوم سرطان البحر، هي سمكة بيضاء فهو بلون قرمزي.
    İlk kez, yerli halkı canavarlaştırmak için sömürgeciler tarafından kullanılan bu kelime o zamandan beri, insan eti yiyenler için kullanılıyor. TED و كان المستعمرون أول من استخدمها؛ وسماً للسكان الأصليين بالوحشية، ثم صارت تسري علي كل من يأكل لحوم البشر.
    Bir parça tavuk veya balığa karıştırılan ve bu Etleri sığır etiymiş gibi gösteren malzemeler var. TED لديهم نوع من المكونات التي تطلى على على قطعة من الدجاج أو السمك، وتجعل اللحم يبدو مثل لحوم البقر.
    Standart tayının arasında gizli tek bir kasa puro, biftek ve çikolata var. Open Subtitles مخبأة في القرائات القياسية هناك سحنة من السيجار الفاخر لحوم ، و شيكولاته
    Bir Kasap canlı hayvanları yenilebilir hale getirir. Open Subtitles شركة تعليب لحوم تحول الحيوانات الحيّة إلى لحوم صالحة للأكل.
    Eğer sığır etini seviyorsan bir ineğe karşı şefkatli olmak zahmetli olmaya başlar. Open Subtitles إذا كنت متحيزاً لمنتجات لحوم الأبقار فمن غير الملائم أن تراودك عاطفة حيال بقرة
    O kurbanının etiyle oynayan yeşil gözlü canavardır. Open Subtitles تلك العيون الخضراء التي تسخر مما تتغذى به من لحوم الناس يا سيدي
    Tanrı, günah içinde yüzenlerin etlerini dağlayıp damgalayarak ahlaksız kafirlere ıstırabı tattırarak öfkesini onların üzerine bir ateş gibi saçtı. Open Subtitles وفى غضبه الشديد سكب إنتقامه خارجاً مثل النار ، معذباً الفاسقين . حارقاً لحوم أولئك الذين يعيشون فى الإثم
    Londra'daki etin büyük çoğunluğu kuzeybatıdan, İskoçya ve Galler'den geliyordu. TED كمية كبيرة من لحوم لندن كانت تأتي من الشمال الغربي. من اسكتلاندا و ويلز
    Asıl tuhaf olan, genelde yamyamlıkta iç organlar ve etli kısımlar yenir. Open Subtitles أتعرفون ما الغريب؟ بالعادة في قضايا أكل لحوم البشر الأعضاء الداخلية و الأجزاء الطرية هي من تاكل
    Arzu ettiğim tek şey, şu mekanik iyileştirilmiş etler. Open Subtitles أهذاماتتمناهدون ايشئآخر! إنها لحوم مُصنعة آلياً

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد