Yani, çalışmanıza katılabilmek Thomas'ın hayatına yeni bir anlam katmanı katıyor. | TED | لذلك وحتى تستطيعي المساهمة في دراستك أعطي لحياة توماس معنى جديد |
Bak işte, suç hayatına geri dönüyor. Biliyordum. O kızdan bir bok olmaz. | Open Subtitles | حسناً، ها قد عادت لحياة الجريمة علمت هذا، علمت أن هذه الفتاة مشكلة |
Oğlununa daha iyi bir hayat sağlamaya çalışırken hayatını kaybeden bir anneydi. | TED | لقد كانت أما ضحت بحياتها تحاول الحصول على فرصة لحياة أفضل لإبنها |
Kasabalının sevdiklerinin daha güzel ve büyük bir hayata gittiklerini bilmeleri daha iyiydi. | Open Subtitles | و أن ندع سكان البلدة يظنون أن أحبائهم قد هربوا بعيدًا لحياة أفضل |
Başka bir hayatı gereksizce yok edersek elimize ne geçecek? | Open Subtitles | ما الفائدة التي تعود من إنهاء غير ضروري لحياة أخرى؟ |
Bugün mutlu bir yaşam için olan felsefemi sizinle paylaşmak için buradayım. | TED | لذلك أنا هنا اليوم، لأطلعكم على فلسفتي لحياة سعيدة. |
Bu yeni hayatın özü. ve en küçük hata bizi yok edecek. | Open Subtitles | بل إنها مولد لحياة جديدة التي تخلو من الخطأ و تُريد تدميرنّا. |
Görsel materyal az olmasına rağmen, Hz. Muhammed'in hayatına dair kaynaklar ziyadesiyle mevcuttur. | Open Subtitles | رغم عدم وجود صور مرئيه الا ان المصادر المكتوبة لحياة محمد واسعة النطاق |
Bir kadın CIA ajanının hayatına kişisel ve yakından bakmak istemişti. | Open Subtitles | لقد أراد نظرة قريبة وشخصيّة لحياة عميلة أنثى في الإستخبارات المركزيّة. |
Birisinin hayatına güzellik katma fikrine gelince, işitme yetisi için katetmemiz gereken çok uzun bir yol var. | TED | وحتى عندما يتعلق الأمر بهذه الفكرة لاستعادة الجمال لحياة شخص ما, أمامنا طريق طويل حين يتعلق الأمر بتجارب الأداء. |
Sonra işleri düzeltmeye çalışmalıyım diyorum daha iyi bir hayat, vesaire. | Open Subtitles | لكن أعتقد بأن علي أن أصلح بعض الأشياء لحياة أفضل فقط |
Nasıl da ziyan edilmiş bir hayat! Ziyan edilmiş hayat mı? | Open Subtitles | ، يا لها من مأساة . يا لها من إضاعة لحياة |
Ona göre başka hayatları kurtarmak, kendine bir hayat kurmaktan daha önemliydi. | Open Subtitles | إنقاذه لحياة الآخرين كان أكثر أهميةً لديه من الحصول على حياتِه الخاصة |
Bu grafiği yayınladığımızda bambaşka bir hayata adım atmış oldum. | Open Subtitles | وبمجرد أن نشرنا هذا الرسم ،جهّزت نفسي لحياة مختلفة كليًا |
Amacı sizi faydasız bir işe değil, güzel yaşanacak bir hayata hazırlayan eğitimin olduğu bir geleceğe inanıyorum. | TED | أؤمن بمستقبل لا يكون فيه هدف التعليم التحضير لوظائف أخرى بدون جدوى بل لحياة سعيدة. |
Şunu anlamama yardım et. Evden bir manastır hayatı için mi kaçtın? | Open Subtitles | دعني أرى إذا فَهمتك بشكل صحيح انت هَربتَ مِنْ البيت لحياة العزوبية |
İnanılmaz şeyler yapabilirler; birinin hayatı, bütünüyle değiştirip ona eski fonksiyonelliğini tekrar kazandırabilirler. | TED | هم يستطيعون فعل أشياء رائعة؛ يستطيعون إعادة كل أنواع الوظائف والأداء لحياة شخص ما. |
Bu insanlar, düzgün ve elverişli bir yaşam için herkesin ihtiyaç duyduğu yemek, sağlık, eğitim, politik görüş ve evden yoksun. | TED | ليس لديهم طعام، ولا رعاية صحيّة، ولا تعليم، ولا صوت سياسي، ولا منزل والتي يحتاجها أي شخص لحياة كريمة مناسبة. |
Hızlı iklim değişikliği dalgaları yaşanırdı, karmaşık yaşam için hiç de iyi değil. | TED | وقد تكون هناك سلاسل تغيرات مناخية سريعة، وهذا ليس جيدًا لحياة معقدة. |
Moore'un yasaları hesaplamayı kolaylaştırdı, o kadar kolaylaştı ki, bireysel bir böceğin hayatını tartıp, evet budur veya değildir diye tartabiliyoruz. Şimdi bizim sadece dişi sivrisinekleri öldürmemiz lazım. | TED | قانون موور جعل البرمجة رخيصة, لدرجة أنه يمكنك أن تجعل لحياة حشرة ما وزن و تقرر أقتلها أو لا أقتلها. و الان إتضح لنا أننا نقتل فقط أنثى الناموس. |
Biz bu kelimeleri bir şeyi savunarak geçirilmiş bir hayatın bel kemiği olarak kullanırız. | Open Subtitles | نستخدم هذه الكلمات كالعمود الفقري لحياة هدفها حماية شئ |
Trajediyi önlemek için, bizim yapabilecek hiçbir şeyimiz olmasa da Thomas'ın kısacık hayatında, olumlu bir etki bırakması için bir yol bulmak istedim. | TED | في حين أنه لا يمكننا فعل شيء لمنع الفاجعة أنا أردت أن أجد طريقًا لحياة توماس القصيرة ليكون لديه نوع من التأثير الإيجابي |
Önemli olan o ağacı ve şehri dikiz aynanda gördüğünde daha iyi bir yaşama doğru gittiğini bileceksin. | Open Subtitles | عندما ترين الشجرة و أنت تمرين هنا تعرفين أنك بطريقك لحياة أفضل |
Ölümden sonraki yaşamın Antik Mısırlılar için gerçek amacını öğreneceğim. | Open Subtitles | سأتعرَّف على الغرض الحقيقي لحياة مابعد الموت عند قدامى المصريين |
O adamın hayatıyla ne ilgim var? | Open Subtitles | ماذا يمكننى أن أعمل لحياة هذا الرجل ؟ لا شيء |
Hayır tatlım, hobi falan istemiyorum, bir hayatım olsun istiyorum. | Open Subtitles | لا أنا لا احتاج لهواية. يا حبيبي أنا احتاجُ لحياة. |
ömür boyu süren disiplin ve bağlılık sırf 10 bin dolar için ayaklar altına alınabiliyor. | Open Subtitles | قواعد ضبط سلوك لحياة عمر المرء و عَهْد قد أُقصِيَ بمجرد 10000 آلاف دولار. |
Çünkü sonuçta, mutlu bir hayatta... en iyi şansı bana vermekte hepimiz benciliz. | Open Subtitles | لأنه في النهاية , ولاننا كلنا أنانيين هذا سيعطيني الفرصة الاكبر لحياة سعيدة |
"İnsan yaşamının ötesinde ulus vardır." | Open Subtitles | والقيمه الحقيقيه لحياة الفرد هى استمرار الأمه |