Kendi doğum günü partime katılmak yerine geceyi üç porno film oyuncusuna ortada film olmadığı için hiçbirinin rolü alamadğını anlatarak geçirdim. | Open Subtitles | لذا بدلا من الانضمام الى حفلة عيد ميلادى امضيت الليلة و انا اشرح لثلاثة ممثلات ان لا واحدة منهن حصلت على الدور |
Bu yüzden bitkileri hayvanların yerine koymak yerine, kabarık iştahımız gittikçe artıyor, ve en tehlikeli yönleri değişmeden kalıyor. | TED | ! لذا بدلا من استبدال النباتات واللحوم, بكل بساطة,اصبحت شهيتنا للطعام أكبر وما زالت معظم الجوانب الخطرة فيها كماهي |
Demek kendi lisanında bana "Ejderha" demek yerine, başka bir lisanda bana "Ejderha" diyeceksin. | Open Subtitles | لذا بدلا من مناداتى بتنين بلغتك ستنادينى بتنين بلغة قوم اّخرين |
Demek kendi lisanında bana "Ejderha" demek yerine, başka bir lisanda bana "Ejderha" diyeceksin. | Open Subtitles | لذا بدلا من مناداتى بتنين بلغتك ستنادينى بتنين بلغة قوم اّخرين |
Yani Taipei'e dönüp Vaughn'u aramaya yardım etmek yerine yarım saat sonra Fransa'ya gidiyorum. | Open Subtitles | سدني: لذا بدلا من أن يذهب إلى تايبيه، مساعدة في البحث لفوجن، |
Sana acımak yerine hakkında yazılar yazıyorlar evlenmemiş olmanı yüceltiyorlar. | Open Subtitles | لذا بدلا من أن يرحموك يكتبون عنك المقالات يحتفلون بك لأنك لم تتزوج |
Meyveyi geri bırakıp kaçıp gitmek yerine, tuzağı kuran kişi gelene kadar öylece bekler. | Open Subtitles | , لذا , بدلا من ان يترك الفاكهة وينطلق حرا هو يبقى منتظرا الى ان يأتي اصحاب الفخ |
Yani işimi yapmak yerine burada oturup, çocuk belediye başkanları için oyları mı saymalıyım? | Open Subtitles | لذا بدلا من العمل يجب أن أجلس هنا وأحصي الإقتراعات لبعض المرشحين؟ |
Maymun'dan gitmesini istemek yerine gitmesini sağlamaya karar verdiler. | Open Subtitles | لذا بدلا من سؤال القرد للرحيل قرروا انهم سيجعلونه يرحل |
Onun yerine, kocamı görmek için bir bilet aldım ve tedavi bitene kadar yanında kalmaya gidiyorum. | Open Subtitles | لذا بدلا عن ذلك, حجزت تذكرة الليلة لقضاء ماتبقى من الوقت معه إلى أن ينتهي. |
Arama emrini beklemek yerine nakliye adresini bana vermesini istedim. | Open Subtitles | لذا بدلا من إنتظار مذكرة، لقد أقنعته بإعطاء عنوان الشحن بدلا من ذلك. |
Bozulma meydana gelmiş hatalı aşılar grip aşıları yerine yollanmış. | Open Subtitles | لذا بدلا من أن تقرر للتدمير اللقاحات المعيبه تم شحنها على أنها لقاحات للانفلونزا |
Nereye gittiklerini sormak yerine, belirli yer işaretlerinden bahsetti. | Open Subtitles | لذا بدلا من السؤال عن وجهته، ذكر معالم محدّدة. |
Beni suçlamak yerine aynaya bak çünkü tek yapman gereken itiraf etmek sonra tüm bunlar kaybolur gider. | Open Subtitles | لذا بدلا من ان تلومني انظر في المرآة لأن كل ما عليك فعله هو الاعتراف بما فعلته و كل هذا يذهب للابد |
Onun yerine kendisine leke sürdürmeden binayı 40 kat yapmanın bir yolunu buldu. | Open Subtitles | اذا اظهر الحقيقة لذا بدلا عن هذا وجد طريقة ليتاكد من ان البناء سيكون 40 طابقا فقط |
Bunun yerine sahtekar, plakadaki 3'ü 8'e çevirdi. | Open Subtitles | لذا بدلا من هذا، المزور تلاعب بلوحة السيارة مغيرا الرقم 3 الى 8 |
Onları alışagelmiş vasıtalarla görmek çok zordur bunu yerine, kızıl ötesi kullanarak onların sıcaklarını bakarız. | Open Subtitles | من الصعب رؤيتهم بالوسائل التقليدية لذا بدلا من النظر لسخونتهم , بإستخدام الأشعة تحت الحمراء |
Bu yüzden, onun yerine sürpriz bir sınav yapacağım. | Open Subtitles | لذا بدلا عن ذلك ستختبرون اختبارا مفاجئا |
Onun yerine benimle alay ediyor. | Open Subtitles | لذا بدلا عن ذلك إنها تسخر مني. |
Bunun yerine sana güveneceğim. | Open Subtitles | لذا بدلا عن ذلك، سأثق بك |