| Bu ebeveynlik tarzlarımızı, yönetim tarzlarımızı, davranışımızı motive etme şeklimizi destekliyor. Ve sorun şu ki, bu iki nedenden dolayı bilimsel olarak eksik ve geriye dönük. | TED | ذلك يغلب على معظم انماطنا الابوية والادارية في طريقة تحفيز سلوكنا والمشكلة أن ذلك علميا واهن ورجعي وذلك لسببين |
| Baylar bayanlar, geldiğiniz için teşekkürler. Basın toplantısını iki nedenden dolayı düzenledim. | Open Subtitles | سيداتي سادتي شكراً لحضوركم لقد عقدت هذا المؤتمر الصحفي لسببين |
| İki sebepten ötürü bugünlerdeki sahip olduğumuz en iyi ekonomi haberidir. | TED | هذا من أفضل الأخبار الاقتصادية لدينا هذه الأيام وذلك لسببين رئيسيين. |
| Yargıç Scalia'nın görüşü iki nedenle tartışmaya açık. | TED | رأي القاضي سكاليا محل شكوك لسببين. |
| Şu anda bu terimi iki sebepten dolayı çok iyi hatırlıyorum. | TED | الآن أتذكر هذا المصطلح بشكل جيد وذلك لسببين. |
| Şu ana dek kanser için üretilen her tedavi başarıya ulaşmadı, ama bakmayı bırakmıyoruz, iki nedenden ötürü. | TED | جميع علاجات السرطان حتى الآن لم تنجح تماماً، لكننا لا نتوقف عن البحث، لسببين اثنين: |
| Tamam. Neden çalmıyorsun artık? Anene eskiden derdi ki, Tanrı beni iki şey için yaratmış. | Open Subtitles | حسنا لم توقفت عن العزف ؟ حسنا امك اعتادت القول ان الله خلقني لسببين |
| Tam olarak öyle. Kanatların kurtarma paraşütü olmasının iki nedeni var: onları sonra tamir edebilmem için ve de kimsenin başına düşmesinler diye. | TED | تماماً: هناك باراشوت انقاذ للأجنحة لسببين: لكي أستطيع إصلاحها فيما بعد و خاصة لكي لاتسقط علي رأس أحد مباشرة. |
| İki sebebi var: Birincisi, bozuk yemeği tespit edebilmek. | TED | لسببين: أولاً، ليميز الأطعمة التي تعفنت. |
| Şimdi iki nedenden dolayı 10,000 saat gerçekten çok ilginç bir rakam. | TED | الآن ١٠,٠٠٠ ساعة جدا للإهتمام لسببين |
| Daha önce de söylediğim gibi değersiz hayatının sende kalmasına iki nedenden dolayı izin verdim. | Open Subtitles | كما قلت من قبل أريدك أن تعيشى لسببين |
| Program sırasında kendime Vince'i iki nedenden dolayı affedebileceğimi söylüyordum. | Open Subtitles | أثناء البرنامج ظللت أقول لنفسي أنه يمكنني مسامحة (فينس) لسببين |
| Bu kompozisyonu iki nedenden dolayı sizinle paylaşmak istiyorum. | Open Subtitles | اريد مشاركتكم موضوع الانشاء هذا لسببين |
| Bu olay dizisi, bende oldukça endişe yarattı, iki sebepten ötürü. | TED | تسبب لي نمط الحياة هذا في الكثير من القلق، لسببين. |
| çünkü şu anda size göstermek üzere olduğum film iki sebepten ötürü önemlidir. | Open Subtitles | لأن الفيلم الذي أوشكت أن أريكم أياه مهم لسببين |
| Bunu iki nedenle yaptim. | TED | ولقد قمت بهذا لسببين اثنين |
| (Kahkaha) Bu, iki nedenle benim için oldukça büyük aydınlanma anlarından biriydi. | TED | (ضحك) الآن، كانت هذه لحظة إلهام لي لسببين. |
| İki sebepten dolayı buradayım. Bunlar benim iki oğlum Ford ve Wren. | TED | أنا هنا لسببين: هذان الشخصان هما أولادي٬ "فورد" و"ورين". |
| Hepinizi buraya iki sebepten dolayı topladım. | Open Subtitles | اني جلبتكم جميعا الى هنا الليلة لسببين |
| 2004'te DAB, San Jose'ye iki nedenden ötürü gitti. | Open Subtitles | في عام 2004 وحدة التحليل السلوكي اقلعت الى سان خوسيه لسببين |
| Sizinkileri iki nedenden ötürü alamazmışız. | Open Subtitles | لايمكنني أن أحتضن أطفالكِ لسببين |
| İki şey için geldik: Birkaç kişinin canına okumak ve birkaç tek bira atmak. | Open Subtitles | جئنا لسببين لضرب بعض الناس وشرب الجعة |
| Daha önce söylediğim gibi kahrolası hayatını sürdürmene izin vermemin iki nedeni var. | Open Subtitles | كما قلت من قبل أريدك أن تعيشى لسببين |
| İki sebebi var: birincisi, bence hemfikiriz. | Open Subtitles | لسببين , أولاً وقبل أي شيء أعتقد بأنك توافقني الرأي |
| Akla yatıyor. Bu birkaç sebepten önemli. | TED | ذلك منطقي. وهذا شي ضروري لسببين. |