David, bana hiçbir şey anlatmak zorunda değilsin, burada güvende olduğunu ve herşeyin yoluna gireceğini bilmeni istiyorum. | Open Subtitles | لست مضطراً لأن تخبرني بأي شيء أردت فقط أن تعرف ..بأنك بمأمن هنا |
Dicek bişey bulamıyorum birşey söylemek zorunda değilsin sadece bilmeni istedim | Open Subtitles | أنا لا أعرف ما أقول لست مضطراً لأن تقول شيئاً لقد اردتك فقط ان تعرف |
Herkesi kendinden uzaklaştıran o çocuk olmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لست مضطراً لأن تكون ذاك الرجل الذي لايسمح بدخول أحد في حياته |
Kimliğini vermek zorunda değilsin. - Yanlış bir şey yapmadın ki. | Open Subtitles | لست مضطراً لأن تعطيه بطاقة تعريفك لأنك لم تقترف خطأً |
Şu an, istersen bana inanmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | الآن، أنت لست مضطراً لأن تصدقني أن لم ترغب في ذلك |
Bir şey söylemek zorunda değilsin, Sean. | Open Subtitles | لست مضطراً لأن تقول أي شيء يا شون |
Başka bir şey söylemek zorunda değilsin. | Open Subtitles | أنت لست مضطراً لأن تقول أى شئ أخر |
Bunun için mi? Beni karakola çağırmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | على هذا ..لست مضطراً لأن |
Phil, bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | فيل" ، لست مضطراً" لأن تفعل هذا |