Bagajdaydı. Kilidi açmak için ateş etmek zorundaydım. | Open Subtitles | كانت في حقيبة السيارة اضطررت لإطلاق النار على القفل لفتحها |
Bagajdaydı. Kilidi açmak için ateş etmek zorundaydım. | Open Subtitles | كانت في حقيبة السيارة اضطررت لإطلاق النار على القفل لفتحها |
Bütün bu olanlar yüzünden, açmaya henüz vakit bulamadın. | Open Subtitles | مع كل ما حدث لم يكن لديك وقت لفتحها حتى الآن |
Aklını daha çok şeyle meşgul etmek sadece yarasını açmaya yarar. | Open Subtitles | بالإضافة إلى الجروح الأليمة القديمة التي ستؤدي لفتحها |
Eğer müvekkillerimizi sıraya koymazsak, açacak bir şirketimiz de olmaz. | Open Subtitles | إن لم نحضر عملائنا في صفنا لن تكون لدينا شركة لفتحها |
Gidip şunu açacak bir şeyler bulayım. İçinde bir şey yok. | Open Subtitles | ـ علي أن أذهب لأجد شيئًا لفتحها ـ لا يوجد شيء بالداخل |
Mezarı açmak için bir yöntemleri olmalı. | Open Subtitles | أقدم بكثير من الجمجمة لابد وأنهم كانت لديهم طريقة لفتحها |
Büyük ihtimalle yanında götürmüştür, açmak için çok uğraşması gerekecek gerçi. | Open Subtitles | وأظن أننا سنحتاج الكثي رمن الوقت لفتحها. |
Buyuk ihtimalle yaninda goturmustur, açmak için çok ugrasmasi gerekecek gerçi. | Open Subtitles | وأظن أننا سنحتاج الكثي رمن الوقت لفتحها. |
Kulübe üstünde çalışmam lazımdı, kilidi açmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | إحتجت أن أعمل على السقيفة أنا بحاجة لفتحها |
Kriptolamayı bu kadar önemli yapan şey eğer birileri evrak çantasını ele geçirir ve kripto anahtarı ve algoritması olmadan açmak için keserlerse dokümanları okuyamayacak olmasıdır. | TED | الذي يجعل التشفير مهم جدًّا هو إن حاول أحد الحصول على الحقيبة وشقها لفتحها بدون مفتاح التشفير وخوارزمية التشفير، لن يتمكن من قراءة المستندات. |
Bu dosyayı açmak için, Bay Yue'nun sesi lazım. | Open Subtitles | زالملفات تحتاج صوت عنى لفتحها. |
Tamam, onu açmaya hazırım. | Open Subtitles | حسنًا، أنا جاهز لفتحها |
Kapıyı açacak bir yol olup olmadığını. | Open Subtitles | و إذا كان هنالك أي طريقة لفتحها |