Bir süre burada olmayacağıma göre, kütüphanenin anahtarı sizde olmalı. | Open Subtitles | حيث أنني سأتغيب لفتره طويله,يجب أن تحصل علي مفتاح المكتبه |
Birbirimize yardım edebilmemiz için bizi bir süre güçlü kılar. | Open Subtitles | إنه يجعلنا أقوياء فقط لفتره حتى يمكننا مساعدة بعضنا البعض |
Biliyorsun, evimden atıldım ve bir süre burada kalabilirim diye düşündüm. | Open Subtitles | حسناًَ .. لقد فقدت منزلى وقلت لنفسى أننى سأبيت هنا لفتره |
Herhangi birine burada kısa bir süreliğine burada kalacağımı, söylemezsin değil mi? | Open Subtitles | أتظنين انه باستطاعتك ألا تخبري أحدا اني هنا فقط لفتره وجيزه ؟ |
Ama aslında iyiyim. Bir süreliğine kendi başıma olmak harika olacak. | Open Subtitles | ولكني في الواقع على مايرام سيكون رائعاً أن أكون بمفردي لفتره |
Ve bana evlenme teklif edene kadar, onun beni önemsediğini paramı önemsemediğini inanıyor diye uzun süredir kendime yalan söylüyordum. | Open Subtitles | وبالوقت الذي سألني فيه ان اتزوجه كذبت على نفسي في الداخل لفتره طويله باعتقادي انه كان يهتم لي وليس المال. |
Çalışman için seni yalnız mı bırakayım, ...yoksa Biraz konuşalım mı? | Open Subtitles | هل يجب أن أتركك لعملك أو يمكنى الجلوس والتحدث لفتره ؟ |
O, bir süre iyi olabilir ..... ama asla bilinmez. | Open Subtitles | من الممكن أن يبقى بخيراً لفتره ولكن لا تعلمين أبداً |
Duyduğuma göre okul müdürü Wilson ile bir süre çıkmışlar. | Open Subtitles | حتى اني سمعت انها واعدت مدير مدرسة ويسلن الثانوية لفتره |
Adli tıp raporuna göre cesedin bazı parçaları uzun süre suda bekletilmiş. | Open Subtitles | ما قاله التقرير هو ان بعض البقايا غمرت في ماء لفتره طويله |
Taksini merak etme. Bence bir süre daha burada kalacak. | Open Subtitles | لا تقلق بشأن سيارت الأجره اعتقد انها ستبقى هنا لفتره |
Ortak noktada buluştuğunuzu görmek istiyorsan, uzun süre içinde kalmalısın. | Open Subtitles | عليك أن تبقي فيه لفتره طويله حتى يمكنك رؤيته متماسكا |
Sıcak su ve temiz çarşaflar olduğu sürece bir süre orada kalacağım. | Open Subtitles | لذا ما دام هناك ماء دافى و ملائات نظيفه سأبقى هناك لفتره |
Beğenilme arzuları uzun süre sahne ışığından uzak kalmaları için çok güçlü. | Open Subtitles | انه يجب أن يكونوا محبوبين، جميعهم أقوياء لتخرجهم من الأضواء لفتره طويلة |
BT dersleri ve iki ay sonraki düğünü için para biriktirmesi bir süre minimarkette çalışmayı gerektiriyorsa, çalışacaktır. | TED | كان عليه العمل لفتره قصيرة في متجر ليوفر النقود لدورات تكنولوجيا المعلومات، ولإكمال مصاريف زواجه خلال شهرين. |
Jeff, çok hata yaptık ve uzun bir süre şanssızdık. | Open Subtitles | "جيف" لقد كنا على خطأ كثيرآ وتعيسى الحظ لفتره طويله |
Bir süreliğine burada kalmamıza itirazınız olur mu, yoksa eve mi dönmek zorundasınız? | Open Subtitles | هل تمانعين لو مكثنا هنا لفتره من الوقت او يجب ان تذهبى الى المنزل ؟ |
Tatlım, bu bir süreliğine garip görünebilir ama inan bana, onlar seni sevmek istiyorlar. | Open Subtitles | عزيزتي ,ستسير الامور بغرابة لفتره.. ولكن صدقيني , أنهم يريدون أن يحبونك |
Bir süreliğine konuğumuz olacakmışsın gibi geliyor, Delia. | Open Subtitles | يبدو أنك كنت ستكونى ضيفتنا لفتره يا دليا |
O seni uzun süredir kavuşamadığın oğluna sağ salim ulaştırır. | Open Subtitles | سيقودكِ بأمان الى يدىّ إبنكِ الذى تغيبتِ عنه لفتره طويله |
Çöplerden ve uzun süredir nehirlerimizi ve kanallarımızı zehirleyen toplumumuzdan arındırılacak. | Open Subtitles | تنظيفها من المنتجات المتخلفه لمجتمعنا و التى ظللنا لفتره طويله نعانى من تسميمها لأنهارنا و قنواتنا |
Eve gidip Biraz dinlenmelisiniz. | Open Subtitles | يجب أَن تذهبِ إلى البيت سيده سريزي و تحاولي الإرتياح لفتره. |
Sen ve insanların uzun zamandır o zavallı yaratıkları savunuyorsunuz. | Open Subtitles | انت وقومك المثيرون للشفقه دافعتم عن كل شئ لفتره طويله |
Bir ara zaman sakince akıp gitti, ta ki Danube'ye çağrılıncaya kadar. | Open Subtitles | و لفتره من الوقت مرت الحياه هادئه الي ان استعديت يوما ما الي نهر الدانوب |