Üzerime oturdu ve sıçtı. | Open Subtitles | ما الذي بهذه الفظاعة؟ لقد جلس علي وقضى حاجته |
Sadece orada oturdu ve seans bitene kadar saniyeleri saydı. | Open Subtitles | لقد جلس فقط يعد الثوانِ حتى تنتهى الجلسة |
Yerine oturdu, bir takım uydurma garip alıntılar ekledi. | Open Subtitles | لقد جلس وكتب بيده باقة الإقتباسات المزيّفة |
Evet, buluşmalarda oturuyordu ve kendi hikâyesinin anlatıldığını duyduğunda kurbanını buluyordu. | Open Subtitles | أجل. لقد جلس في الاجتماعات، وحين سمع قصته تروى، وجد ضحيته. |
Buraya oturmuş ve bir sigara yakmış. Kötü bir alışkanlık. | Open Subtitles | لقد جلس هنا و دخن سيجاره إن التدخين عاده سيئه |
Tezgahın yanında oturdu, birşeyler çizdi. | Open Subtitles | لقد جلس بقرب طاولة الحساب و هو يرسم طوال الوقت |
O tahtanın karşısında seninle saatlerce oturdu. | Open Subtitles | لقد جلس عند هذا اللوح أمامك لساعات كثيرة |
Evimizde oturdu ve tam olarak şu sözleri söyledi. | Open Subtitles | لقد جلس في شقتنا وقال هذه الكلمات تماماً لي.. |
- O da üstüne oturdu. - Hadi oradan, adamım. | Open Subtitles | لقد جلس عليه أيضاً هل أنتَ جاد , يا رجل |
Ve giderken Rinpoche'den bir görüş aldık, bizimle oturdu ve bize Budist yolunun 4 yüce doğrusunu anlattı. | TED | وفي الطريق أخذنا دروس من "Rinpoche" لقد جلس معنا وأخبرنا عن الحقائق الأربعة النبيلة جوهر الطريقة البوذية |
Yanıma oturdu ve bir şeyler yaptı. | Open Subtitles | لقد جلس بجانبي و و فعل هذا الشيء |
Aziz'e sor. Tam karşımda oturdu. | Open Subtitles | اسأل عزيز لقد جلس في الجهة المقابلة |
Salak salak konuşup orada öylece oturdu. | Open Subtitles | لقد جلس ساكناً هناك |
Merdivenlerde benden yukarıda oturdu. | Open Subtitles | لقد جلس فوقي في الدرج |
Masada benim yerime oturdu. | Open Subtitles | لقد جلس في مكاني على الطاولة |
Küçük Nikos hastanede yatağımın yanında oturdu. | Open Subtitles | لقد جلس (نيكوس) الصغير بجوار سريري في المُستشفى |
Küçük Nikos hastanede yatağımın yanında oturdu. | Open Subtitles | لقد جلس (نيكوس) الصغير بجوار سريري في المُستشفى |
Papa'nın şapkasının üzerine oturdu! | Open Subtitles | لقد جلس على قبعة الـ "بابا" |
Zayıf ve adaleli. Kar fırtınasının olduğu gün şurada benimle oturuyordu. | Open Subtitles | صغير بعض الشيء, لقد جلس معي هناك يوم العاصفة الثلجية |
Takside yanımda oturuyordu. - Endişelenmeyin. | Open Subtitles | لقد جلس بجوارى فى التاكسى لا تقلقى , لقد قال الكابتن |
Yaşlı adamın üzerine oturmuş. | Open Subtitles | لقد جلس على الرجل العجوز |