Nazilere karşı, herkesin onlara boyun eğmeye razı olduğu bir zamanda manevî olarak liderlik etmiş olarak. | Open Subtitles | وكدولة قدمت نموذجاً لقيادة ذات مبادئ فى وجه النازيين فى الوقت الذى كان فيه الجميع عداها يمد يد الصداقة إلى النازيين |
Şimdiyse, bu ülkeyi yönetecek doğru kişi olup olmadığımı düşünüyorum. | Open Subtitles | فقد بدأت أتساءل اذا كنت الشخص المناسب لقيادة هذه البلاد |
Klanları yönetmeye layık kişi sen değilsen, hiç kimse olamaz. | Open Subtitles | إنْ لمْ تكوني أهلاً لقيادة القبائل فلا أحد أهلٌ لذلك |
Senin sıran pazartesi. Cesaretini kullanmak için eğlence dolu iki haftan var. | Open Subtitles | لقد اخذت اسبوعين من المرح لقيادة هذا المشروع |
Ve kendini de dahil etmelisin. Eğer hayatta kalacaklarsa, bir lidere ihtiyaçları olacak. | Open Subtitles | ويجب ان يشملك هذا ايضاً, لو انهم يريدون النجاة , فأنهم سيحتاجون لقيادة. |
Ev sahiplerine, Mercedes-Benz kullanacak kadar parası olan adam anlamına gelen Wabenzi diyorlardı. | TED | ويسمون الملاك بـ وابينزي، يعني أنه شخص عنده ما يكفي من المال لقيادة سيارة مرسيديس بنز. |
Ve sonra iki motorlu uçak kullanmayı öğrendim ve iki motorlu derecemi aldım. | TED | و بعد ذلك تعلمت أن أقود طائرة بمحركين ثم أخذت تقييمي لقيادة الطائرات ذات المحرك المزدوج. |
Mahkumlarla dolu bir otobüsü sürmek için uygun muyum bilmiyorum. | Open Subtitles | لست متأكدا إذا أنا الرجل المناسب لقيادة حافلة مليئة السجناء. |
Kendi başlarına kendi kasabalarında Sivil Cumartesi'yi yönetmek için dünyanın her yerinden insanları eğitmeye başlamak için sivil bir seminer düzenlediğimizden beri farkındalar. | TED | لقد أنشأنا منذ ذلك الحين مدرسة دينية مدنية لتدريب الناس من كل مكان لقيادة تجمعات السبت المدنية بأنفسهم وفي مدنهم. |
Brandenburg dünya şampiyonasındaki liderlik koltuğuna yeniden oturuyor. | Open Subtitles | انه سيكون سعيداً ان براندنبــرج قد عاد لقيادة سباق بطولة العالم |
Kraliçe, Kuzey Amerika'daki su kaynaklarına ulaşmak için liderlik edecek. | Open Subtitles | إن الملكة تذهب لقيادة الحشرات إلى مواقع الماء العذب في جميع أنحاء أمريكا الشمالية |
Kraliçe, Kuzey Amerika'daki su kaynaklarına ulaşmak için liderlik edecek. | Open Subtitles | إنّ الملكة تذهب لقيادة الحشرات إلى مواقع الماء العذب في جميع أنحاء أمريكا الشمالية. |
Belki de Papalık güçlerini, senin yerine yönetecek birilerini bulmalıyız. | Open Subtitles | ربما علينا ايجاد شخص آخر لقيادة الجيش البابوي عوضا عنك |
Kızımızı korumakla görevli bir orduyu yönetecek kalifiyede olmadığı için hükümdarlığı kısa sürecek. | Open Subtitles | إلّا أنّه ليس مؤهلًا لقيادة جيش مهمته حماية ابنتي. فترة حكمه ستكون قصيرة. |
Bir orduyu yönetmeye asla uygun değildi ve kesinlikle bir galaksiyi yönetemezdi. | Open Subtitles | هو ما كان أبدا ملائم لقيادة جيش، وهو بالتأكيد لم يكن ملائم لحكم هذه المجرة |
Yarın sabah, savaşacak adamları yönetmeye gidiyorum. | Open Subtitles | صباح الغد أنا ذاهب لقيادة الرجال في المعركة |
O an fark ettim ki, araba kullanmak için çok sarhoştuk, pedal çevirmek için değil. | Open Subtitles | عندها إكتشفت إنه ربما نحن مسطولين جدا لقيادة سيارة ولكننا لسنا مسطولين جدا لقيادة دارجة |
Bu tavrınız utanç verici, efendim! Sorumluluklarınızı sizden almalılar. Güçlü bir lidere ihtiyacımız var. | Open Subtitles | لقد ألحقت تصرفاتك العار بنا يا سيد نحتاج لقيادة أفضل من هذا |
Araba kullanacak ya da çekiç tutacak kadar büyük değil mi sence de? | Open Subtitles | كبيرة بما يكفي لقيادة سيارة أو ضرب مطرقة هل لديك أطفال ؟ |
Sadece Goa'uld hücum uçaklarını kullanmayı biliyorum. | Open Subtitles | انا مدرب فقط لقيادة طائرات الموت التابعة للجواؤلد |
Meta Köşk'ü dilediğin yere sürmek için hedefi klavyeye yaz. | Open Subtitles | لقيادة المنزل للموقع الذي تريدة, اكتب وجهتك على لوحة المفاتيح. |
Bu ülkeyi yönetmek için tanrı tarafından seçildik. | Open Subtitles | تم إختيارنا من قبل الإله لقيادة هذه البلد |
- Onu SGC'ye götürmemiz gerekiyor. - O beni bir kere yaraladı. | Open Subtitles | نحتاج أن نعيده لقيادة بوابة النجوم لقد أطلقت علي طلقة |
Sen bu gemiyi komuta edebileceğine güvendiğim tek kişisin. | Open Subtitles | أنت الرجل الوحيد الذى أستطيع الثقة به لقيادة هذه السفينة |
Bir gramlık antimaddenin enerjisi, bir arabayı Dünya'nın çevresinde 1000 tur sürmeye veya uzay mekiğini yörüngeye oturtmaya yeter. | TED | الطاقة الناتجة من جرام واحد من مادة مضادة تكفي لقيادة سيارة ألف مرة حول الأرض أو لوضع مكوك الفضاء في مداره حول الأرض. |
Bu sebeple bu hafta IKEA'da kadınlar için açık iletişim ağı başlattık ve değişime önderlik etmek için ne gerekliyse yapacağız. | TED | لذا أطلقنا الشبكة المفتوحة للنساء هذا الأسبوع في إيكيا، وسوف نقوم بكل ما يتطلبه الأمر لقيادة التغيير. |
Var olan fiberware işlemci devre ile bio-mekanik arayüz protokolünü olası sibernetik uygulamalara rehberlik etmesi için bütünleştirdik. | Open Subtitles | لقد دمجنا مجموعة دوائر المعالج الخاص بالجهاز ميثاق البروتوكول البيو ميكانيكي لقيادة التطبيقات المحتملة |