Bunu söylemek istemezdim Ama işler kötüye gidiyor. | Open Subtitles | أكره أن أخبركم بهذا لكن الأمور تسوء أكثر |
Farkında mısın bilmiyorum Ama işler bu küçük takım için her zaman yolunda gitmiyor. | Open Subtitles | لا أعرف إن كنت لاحظت لكن الأمور لا تكون سهلة بالنسبة لعصابتنا الصغيرة |
Ama işler yakında daha iyi olacak. - Belli ki yarın başlıyor. | Open Subtitles | لكن الأمور ستتحسن قريباً أعدك من الوضح انها ستبدأ غداً |
Hiçbir şeye nazar değdirmek istemiyorum, ama her şey yolunda görünüyor. | Open Subtitles | ,أنا لا أريد أن انحس أي شيء لكن الأمور تبدو جيدة |
Anti gurupların yaptığından emin olmadıklarını ama durum hiç iyi değil. | Open Subtitles | لا يعرفون ما أذا كانت الجماعات عنيفة, لكن الأمور ليست جيدة |
Ama işler farklı şimdi. Sonunda bir yere taşındım, senin benim için bulduğun bir yere. | Open Subtitles | لكن الأمور تغيرت انتقلت لمكان وجدتي لي إياه |
Birbirinize karşı biraz döneklik ettiniz Ama işler yoluna girdi. | Open Subtitles | كان هناك بضعة محادثات بشأن الوشاية بأحدكم الآخر، لكن الأمور ستكون بخير. |
Böyle olsun istemezdim Ama işler biraz yoğun. | Open Subtitles | كنت أنوي ذلك, لكن الأمور أصبحت عصيبة نوعا ما. |
İsterseniz güvenliği reddedebilirsiniz, Ama işler bir süreliğine çirkinleşecek. | Open Subtitles | ، لذا بإمكانك أن ترفض الأمان إذا أردت . لكن الأمور ستصبح أسوأ قبل أن تتحسن |
Efendim, daha önce yardımınızı istedim biliyorum Ama işler değişti. | Open Subtitles | - سيدي اعلم اني طلبت مساعدتك سابقاً لكن الأمور تغيرت |
Görüyorsunuz Amerika'yı severdi ve gerçekten Amerika'da kalmayı istiyordu Ama işler farklı gelişti. | Open Subtitles | وأراد البقاء وإكمال حياته في أمريكا، لكن الأمور اختلفت. |
Başlangıçta öyle değildi Ama işler çığırından çıkmaya başladı. | Open Subtitles | لم يكن شيء من هذا القبيل في البداية لكن الأمور بدأت بالجنون. |
Bu bir iltifat sevgilim, Ama işler öyle yürümüyor. | Open Subtitles | أقدّر الإطراء يا عزيزي، لكن الأمور لا تسير بهذه الطريقة. |
Ama işler değişiyor. Yeni bir Yüce geliyor. | Open Subtitles | لكن الأمور تتغير زعيمة جديدة بدأت في الظهور |
Etrafta herkesin Vietnam hakkında konuştuğunu biliyorum Ama işler burada da oldukça kötü durumda. | Open Subtitles | أعلم أن الجميع يريد التحدث عن فييتنام، لكن الأمور تتداعى هنا كذلك. |
Yaptığım her şey kasabanın dağılmasını engellemek içindi Ama işler çığırından çıkmaya başladı. | Open Subtitles | كل مافعلته هو محاولة إيقاف البلدة من أن تتداعى لكن الأمور أصبحت غير مستقرة أبدًا. |
Üzgünüm, size danışacak zamanım olmadı Ama işler çok hızlı gelişti ve doğaçlama yapmam gerekti ki bunda çok iyiyimdir. | Open Subtitles | آسف ، ليس هناك وقت للتفسير لكن الأمور جرت بسرعة و عليّ أن أرتجل |
ama her şey göründüğü gibi olmuyor, değil mi? | Open Subtitles | لكن الأمور ليست كما تبدوا عليه أليس كذلك ؟ |
Biliyorum, şu an buna inanmak zor ama her şey çok daha iyi olacak. | Open Subtitles | اسمع، أعلم أنه من الصعب التصديق الآن لكن الأمور ستكون أفضل حالاً |
Ben'e yardım etmek istemiyor değildim ama durum bir sonraki aşamaya geçemiyordu. | Open Subtitles | إنه لم يكن و كأني لا اريد أن اساعد (بين). لكن الأمور لم تكن تتقدم للمستوى التالي, تعلمين؟ |
İtfaiyeci kılığına giriyor, bina içine sis bombası yerleştiriyor, ama olaylar onun planladığı gibi olmuyor. | Open Subtitles | يتشكل على هيئة إطفائي يضع قنبلة دخانية في مبنى الشقة لكن الأمور لا تعمل كما خطط له |