ama cidden, bay Graham dediği haliyle, hiç de araştırma değildi. | Open Subtitles | لكن الطريقة التى يتحدث بها مستر جرهام ليس بها أى تطفل |
Belki, ama bu işten emin olmamız için tek yol biyopsi yapılması. | Open Subtitles | رُبما لكن الطريقة الوحيدة لنتأكَد من ذلك هي إذا قُمنا بعملية الخَزعَة |
ancak yazabilmemizin tek yolu birlikte yapmamız. | TED | لكن الطريقة الوحيدة لكي نكون قادرين على كتابتها هي أن نكتبها معًا. |
ancak değişimi elde etmenin yolu bilişsel retorikten geçer. | TED | لكن الطريقة لانجاز التغيير هو من خلال الخطاب المشوري التفاوضي، أو الاستشاري. |
ancak hikayelerin anlatılma şekli doğal ve sürekli bir biçimde yenilendi durdu. | TED | لكن الطريقة التي يسرد بها الناس القصص قد تطورت دائما بحداثة خالصة ومتسقة. |
ama tam emin olmak için senin de beni vurman gerekiyor. | Open Subtitles | لكن الطريقة الوحدية لنتأكد من ذلك هي أن تطلق النار علي |
ama hiçbir zaman senin babanın ... sevdiği gibi olmadı. | Open Subtitles | لكن الطريقة التي يحبك بها والدك لم احصل عليها ابدا |
Yani hepsi çok hoş insanlar ama hayatlarını yaşama şekilleri... | Open Subtitles | اقصد هم اناس طيبون لكن الطريقة التي يعيشون بها حياتهم |
Ailesi açık tabut töreni yapmak istemişti ama ayaklar altında öyle çiğnenmişti ki-- | Open Subtitles | أراد والداها أن يكون نعشها مفتوحاً لكن لكن الطريقة التي دُهست فيها .. |
Bana öfkeli olduğunu biliyorum ama yediğin tüm nanelerde seni o şımartıyordu. | Open Subtitles | اعلم انك غاضبة مني ، لكن الطريقة.. التي تبث بها الافكار لرأسك |
Ejderhaları terbiye edebilirsin. ama bunu yaparken kolay yoldan yapıyorsun. | Open Subtitles | أنت قد تذبحين بعض التنانين لكن الطريقة التي ينهزمون بها |
Biliyorum insanların kalplerine ve ruhlarına dokunmak tarif edilmez, ancak bunun için tek bildiğim yol, dünya çapında birilerinin kalbine ve ruhuna uzanmanın bildiğim tek yolu onlara bir film göstermek. | TED | أعلم أنه شئ يلامس بصورة ملموسة قلوب وأرواح الناس، لكن الطريقة الوحيدة التي أعرفها لفعل ذلك، الطريقة الوحيدة التي أعرفها للوصول لقلب شخص ما وروحه عبر العالم هو بعرض الأفلام إليهم. |
Bak, Tessa, başına gelenleri kaldırman çok zor, biliyorum ama sana yardım edebilmemizin tek yolu, bize olanları anlatmandan geçiyor. | Open Subtitles | تيسا، أعلم بأنكِ مررت بتجربة قاسية لكن الطريقة الوحيدة لمساعدتكِ هي بإخبارنا ما حدث |
Evet, ama onunla doğru yarışmanın yolu | Open Subtitles | نعم، لكن الطريقة الوحيد لتذهب إليه بشكل صحيح |
ama onu bulmanın tek yolu Magrathea'ya gitmek. | Open Subtitles | لكن الطريقة الوحيدة لكى تجده هو أن تذهب إلى ماجراثيا |
ama cennete gitmenin tek yolu, günahlarından tövbe etmektir. | Open Subtitles | لكن الطريقة الوحيدة للوصول للجنة هي الاستغفار لذنوبك |
ama Joe'nun bizi oraya taşıma yolu, bizi orada tutamadı. | Open Subtitles | لكن الطريقة التى حصل بها جو على المنزل لا يمكن أن نستقر هناك |
ama kaybetmem için tek yol, birinin beni dövmesi. | Open Subtitles | لكن الطريقة الوجيدة التي سأخسر بها عندما يضربني شخص ما |
ama kadının sürdüğünü ispatlayan en kestirme yol direksiyonun altındaki bölgede kanıt aramak. | Open Subtitles | لكن الطريقة الوحيدة للتأكيد حقاً بأنها كانت تقود هي العثور على أدلة للأم أسفل مقود القيادة |