Senden diğerlerine devredecek ve hepsi yargıdan geçecek hepimiz yargının sonucunu biliyoruz. | Open Subtitles | سوف يُسلمكِ للآخرين وسيقومون بمحاسبتكِ .وكلانا يعلم جيداً كيف يكون ذلك الحساب |
diğerlerine göreyse ben trajik bir şekilde beyin hasarına uğrayıp yetişkinliğe erişmiş bir çocuktum. | TED | للآخرين ، كنت بشكل مأساوي الولد التالف دماغياً الذي كبر ليصبح رجلاً. |
Sesimizi nadiren kendimiz için kullanırız, başkalarına bir hediye olarak kullanırız. | TED | نحن نادراً ما نستخدم أصواتنا لأنفسنا؛ بل نستخدمها كهديّة تُقدّم للآخرين. |
Bu da diğerleri haklı olduğu sürece işe yarıyor. | TED | اقصد، إن هذا يعمل ما دام أنه صحيح للآخرين. |
Ama başkaları için en basit olan bir şey, benim için imkansızdır. | Open Subtitles | ولكن ما كان دائماً شديد السهولة بالنسبة للآخرين هو مستحيل بالنسبة لي |
En önemlisi de başkalarının katılımını sağlayacaklar. | TED | والأهم من ذلك هو مساعدتهم للآخرين على المشاركة بالسياسة. |
Yalnızlık kendinizi bulacağınız yerdir, böylece diğer insanlara ulaşabilir ve gerçek bağlantılar kurarsınız. | TED | العزلة هي حيث تجد نفسك بحيث تتمكن من الوصول للآخرين وتكوين ارتباطات حقيقية. |
İlaç şirketlerinin gönüllülüğüne dayanarak patentlere yetki veriyor ve bunları Diğerlerinin kullanımına açık hale getiriyor. | TED | فهو يعتمد على إرادة شركات الأدوية لترخيص براءات إختراعاتهم وجعلها متاحة للآخرين لإستخدامها. |
Bu onun mirasıdır. Opera aslında tamamen bizim sevdiklerimizle ne paylaştığımız, diğerlerine ne bırakabildiğimiz ve bırakmadığımız hakkındadır. | TED | والأوبرا عن ما يمكننا أن نتشاركه، ماذا يمكننا أن نمرره للآخرين الناس الذين نحبهم، وما لا نستطيع |
diğerlerine, özellikle çocuklarımıza sürekli gösterdiğimiz ne sevilebilir, değerli ya da övgüye değer ve ne değil gibi değerlerden bahsediyorum. | TED | أعني أننا نُظهر باستمرار للآخرين ولأطفالنا تحديدًا، ما هو مقبول أو جدير بالثناء، وما هو عكس ذلك. |
Bir balığın beslenme alanına girmesi diğerlerine buranın temiz olduğunu anlatır | TED | والسمكة الدخول بأمان لأرضيات التغذية يمكن أن تظهر للآخرين أن الساحل واضح. |
Tanrı bizi diğerlerine doğru yolu göstermemiz, çobana ve sürüye katılmamız için seçti. | Open Subtitles | إلى أحد ذكى من نيويورك ؟ لقد اختارتنا السماء لكى نظهر الطريق لكى ننير الطريق للآخرين |
Titizlik için seçilmişsin sen, diğerlerine karşı nezaket ve güney zerafeti. | Open Subtitles | أنت تم إختيارك لاناقتكَ، مجاملة للآخرين ونعمتكَ الجنوبية. |
Ben yoksulluk içinde büyüdüm, ama artık başkalarına yardım edebilecek hale geldim diyebilirim. | Open Subtitles | لقد ترعرعت فقيرا و الآن وصلت للنقطة التي أرغب فيها أن أعمل للآخرين |
Bu fikirlerin sahipleri, bunları başkalarına yaymak için çok çalışıyorlar. | TED | الطفيليات تعمل جاهدة لنشر أفكارها للآخرين. |
Böylece tam anlamıyla bilim yapmaya geri dönmeye karar verdim ve iletişimi başkalarına bıraktım. | TED | لذا قررت الرجوع إلى الاشتغال بالعلم فقط وترك التواصل للآخرين. |
Ama onlar diğerleri için para vermeyecekler, parası olanların yerine yani, bu sorunu yaratanların yerine, bunda hemfikirim. | TED | ولكنهما لن تدفعا للآخرين الذين لديهم المزيد من المال ، و انا أوافقهما على ذلك. |
Bu onun için bir iş, diğerleri içinse sadece süt. | TED | وهذا يمثّل نشاطا تجاريا بالنسبة لها , لكن الحليب للآخرين جميعا. |
Arzuladığım kontrole ulaşabilmenin yolunu bulabilmiştim ve bu imkânı başkaları ile de paylaşabilmiştim. | TED | لذلك، وجدت طريقةً لاستعادة التحكم الذي كنت أتلهف إليه وقدمته للآخرين. |
Sizin için ölüm diye bir şey yok. başkalarının başına gelen bir şey. | Open Subtitles | بالنسبة لكم، لا وجود للموت إنه شيء يحصل للآخرين فقط |
Doğruca otele gittiler ki görünüşe göre tüm diğer çiftlerden daha ateşliler. | Open Subtitles | لقد ذهبا الى الفندق والذي هو صعب للغاية بالنسبة للآخرين أنتظر دقيقة. |
Diğerlerinin sözlü ve sözsüz geribildirimleriyle yakından ilgilen ve mesajını anlaşılmayı kolaylaştıracak şekilde ayarla. | TED | اندمج وبفاعلية في ردود الفعل اللفظية والغير اللفظية للآخرين وقم بضبط رسالتك لتسهيل المزيد من التفاهم. |
İstesem yemek de bulurum, başkalarını da doyururum. | Open Subtitles | إذا كنت أريد الأكل , أستطيع العثور على أكل. لنفسي و للآخرين. |
Bence sende doğuştan gelen eşsiz bir insanların içindeki tuhaflığı çıkarma yeteneği var. | Open Subtitles | أعتقد أن لديكِ الهبة الفريدة من نوعها تلك التي تظهر الغرابة بنظركِ للآخرين |
O resmi başkasına göndermeniz için iznim olmayacaktır. | TED | فهذا يعني لك أنه ليس لديك أيّ موافقة مني لإرسالها للآخرين. |
Taksi istasyona gidecek. diğerlerini Senkenberg ödedi. | Open Subtitles | هذا التاكسي الموصل للمحطة سنكنبيرغ دفع للآخرين |
Çünkü çarpıp üstünden geçtik. Ama sonrasında başka insanlara da götünecek. | Open Subtitles | لأنه سرعان ما سحقت ولكن في الوقت الذي سوف تظهر للآخرين. |