Ve bu değişikliklerin ne kadar güçlü ve devingen olabileceğini, getirecekleri yararlı değişiklikleri görmek için de çok uzun beklemek gerekmediğini görüyoruz. | TED | وكما رأينا كم هو مؤثر ذلك التغيير فأنت غير مضطر للإنتظار زمن طويل لرؤية النتيجة |
Bunun için çok pahalı bir kurtarma operasyonu başlatmak ve yeniden okyanusa çıkabilmek için bir dokuz ay daha beklemek zorunda kaldım. | TED | و لذلك إضطررت أن أقوم بعملية إنقاذ مكلفة للغاية بالإضافة للإنتظار لتسعة أشهر قبل أن أتمكن مجدداً من الخروج إلى المحيط |
Bekleyecek zamanım yok. Kendim öğrenirim. Yardımın için teşekkürler. | Open Subtitles | ليس لدي وقت للإنتظار , سأفعل ذلك بنفسي , شكرا للمساعدة |
Bekleyecek zamanım yok. Kendim öğrenirim. Yardımın için teşekkürler. | Open Subtitles | ليس لدي وقت للإنتظار , سأفعل ذلك بنفسي , شكرا للمساعدة |
Ve bu da koltukların ve sandalyelerin olduğu bekleme yeri olabilir. | Open Subtitles | وهذه ممكن أن تكون مكاناً للإنتظار حيث يكون فيها أريكة وطاولات. |
Birazdan gelmezse Dusseldorf'a dek beklememiz gerekecek. | Open Subtitles | إذا هو لا يرجع قريبا، عندنا للإنتظار حتى بعد دسلدورف. |
Burada bir araya gelip, Beklemeye hayır diyen bir topluluk var. | TED | ها هو مجتمع إلتئم وقالوا لا للإنتظار. |
Avrupa'da herhangi bir yerde göstermeden önce aylarca beklemek zorundayım. | Open Subtitles | سأضطر للإنتظار عدة أشهر لكى أعرضها فى الأسواق الأوربية |
Yardım için epey beklemek zorunda kaldım. | Open Subtitles | و اضطررت للإنتظار لدهر للحصول على المساعدة |
Sanırım güzel kontes beklemek zorunda kalacak. | Open Subtitles | أعتقد أن الكونتيسة الجميلة ستضطر للإنتظار. |
Onlar birbirlerinin icabına bakana kadar bu koşullar altında beklemek zorundaydım. | Open Subtitles | و تحت هذه الظروف إضطريت للإنتظار حتى يعتنوا ببعضهم البعض |
Bunu yaptım, çünkü Bekleyecek zamanımın olmadığını biliyordum. | Open Subtitles | للإنتظار الوقت أملك لا بأنني أعرف كنت لأنني وأجريتها |
Şu kötü havada Bekleyecek bir yere ihtiyacım var sadece. | Open Subtitles | أنا بحاجة فقط لمكان للإنتظار به بعيدًا عن هذا الطقس المروّع. |
beklemek, Bekleyecek bir yerimiz olduğunda bir seçenekti. | Open Subtitles | الإنتظار كان خيار عندما كُنا نمتلك مكان للإنتظار الآن ليس لدينا |
Babanın bekleme odasındaki bir ömür bekleyişinden sonra görünüşe göre doktor sonunda gelmiş. | Open Subtitles | بعد عمر من المكوث في غرفة والدها للإنتظار يبدو وأخيراً أن الطبيب آتى |
Çocuğunuz iyi. beklememiz lazım. İyileşecek. | Open Subtitles | طفلتك لطيفة، نحن فقط نحتاج للإنتظار ستكون بخير، لذا إهدئي |
Evliliğin ilk gecesini Beklemeye ne oldu peki? Angelo, Iütfen! | Open Subtitles | وماذا حدث للإنتظار حتّى ليلة الزواج؟ |
Açılmasını bekledim. Lokantada mıymış? | Open Subtitles | لذا ذهبت للمطعم لكنه مغلق اضطررت للإنتظار حتى يفتحوا |
Bugünden sonra, enjeksiyonlar arası bu kadar beklemene gerek kalmayacak. | Open Subtitles | بعد اليوم، لن تظطر للإنتظار طويلاً بين الحُقن. |
Lütfen, bekleyemeyiz. Onu, arabaya götürmeliyiz. | Open Subtitles | من فضلكم , لا يوجد وقت للإنتظار ساعدوني لنحملها إلى السيارة |
Eve gitmelisiniz. Beklediğiniz için teşekkürler. | Open Subtitles | . يجب أن تذهبوا إلى المنزل وشكراً للإنتظار ، حسناً ؟ |
- Baksana. - Evet? Burada beklemem tehlikeli mi? | Open Subtitles | مـاك" هل الوضع أمن بالنسبة لى" للإنتظار هنا ؟ |
Yedi saat kadar bu makinelerin içinde beklemeniz gerekecek. | Open Subtitles | فستضطرون للإنتظار بداخلها لمدة 7 ساعات تقريباً |
Bahisinizi oynacaksınız ve sonrasında sürücülerinizin yanında bekleyeceksiniz. | Open Subtitles | , سوف تقومون بالرهان و سوف تذهبون للإنتظار . بالقرب من سائقكم |
Sonuncu olmayacak. Beklediğin için teşekkürler. | Open Subtitles | و لن يكون الأخير شكراً للإنتظار |