| Yatırımcılar için Satılık özel mezarlıklar kuruluyor ve yaklaşık 3.900 pounddan başlıyor. | TED | توجد مدافن خاصة تتوفر فيها قطع للبيع للمستثمرين، تبدأ من 3900 جنيه. |
| - Ben de tam kardeşinize buraların Satılık olduğunu duyduğumdan bahsediyordum. | Open Subtitles | كنت فقط اقول لزوجة شقيق زوجك هنا سمعنا المكان معروض للبيع |
| Bakın, buraya gelerek vakit kaybettiğiniz için üzgünüm ama burası Satılık değil. | Open Subtitles | انا اسف انت ضيعت وقتك بالقدوم الى هنا هذا المصنع ليس للبيع |
| Böylece düşündüm ki bendekini satışa sunarsam siz de ortaya çıkarsınız. | Open Subtitles | لذا فكرتُ بأن أعرض نصفي للبيع لأرى إن كنتُ أستطيع إستدراجكم. |
| satış ilanı asmayı ve bir sürü yabancının varlığını kaldıramam. | Open Subtitles | لا أريد وضعه للبيع والحصول على مجموعة من الغرباء يتفقدونه |
| Bugün evi satmak istediğini söylerken çok isteksiz olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | حسناً, لمست ترددا على الجزء معيناً في وقت سابق اليوم للبيع |
| böyle fiyakalı gemiler, Satacak birşeyleri olmadan bu topraklara iniş yapmaz. | Open Subtitles | مركبة مثل هذه لا تهبط إلا إذا كان لديهم شيء للبيع |
| Şuradaki bir yıldan beri 27.5 milyondan Satılık ama şimdi bir teklif verirsen muhtemelen 19.5 milyon gibi alabilirsin. | Open Subtitles | هذا البيت عُرض للبيع منذ عامٍ بسعر 27.5 مليون. لكن إن عرضت شراءه اليوم فربّما تناله بـ 19.5 مليونًا. |
| Dünya üzerinde nesli tükenmekte olan neredeyse tüm canlılar, burada Satılık. | Open Subtitles | ومن كل شيء تقريبا المهددة بالانقراض في العالم هو للبيع هناك. |
| O halde mülkün Satılık olmadığını söylediğimi zaten biliyorsun. Doğru. | Open Subtitles | إذن تعلم أننا قلنا له أن هذه الممتلكات ليست للبيع |
| Çok üzülerek söylüyorum ki beyefendi, maalesef artık bu tablo Satılık değildir. | Open Subtitles | انا اعتذر لك بشدة يا سيدى لأخبارك بأن هذه اللوحة لم تعد للبيع بعد |
| Üzgünüm Bay Walker, ama tablo artık Satılık değil. | Open Subtitles | انا آسف يا سيد والكر, اللوحة لم تعد للبيع. |
| Satılık olmadığından oraya devamlı bir gözcü koydum. | Open Subtitles | وهى ليست للبيع, لذا, خصصت رجلا لمراقبة المكان بشكل دائم, |
| Yeni eve taşınıp eskisini satışa çıkarmış. Gidip bir konuşalım. | Open Subtitles | إنتقلت إلى شقة وجعلت منزلها رهناً للبيع لنحظ بحديث قصير |
| İlk sentetik satışa sunulduğundan beri ekibim bunu kırmaya çalışıyor. | Open Subtitles | زملائي كانوا يعملون على ذلك، منذ خروج أول آلي للبيع |
| Tasarım okulundan mezun olduğum gün ve bahçemde satış yapıyorum. | TED | حدث ذلك بعد تخرجي من كلية التصميم حين كنت أعرض بعض أغراضي القديمة للبيع |
| Babam bir kaç ay önce öldü biz de evi satmak için temizlemeye çalışıyoruz. | Open Subtitles | أبي مات منذ شهرين لذلك نحاول أن نعد المنزل لعرضه للبيع |
| Ve sonra polise: "Lütfen vurma. Satacak bazı şeylerim var." | Open Subtitles | ومن ثم الشرطي " أرجوك، لا تضربني عندي شيئا للبيع |
| Savaşı kaybedince birçok kadın satılığa çıktı. | Open Subtitles | عندما خسرت الحرب الكثير من النساء عرضن للبيع |
| Bakın. Eğer mobilyalardan herhangi birini isterseniz, hepsi satılıktır. | Open Subtitles | اسمعا ، إن أردتما أية قطعة أثاث فهو معروض للبيع |
| Önce kendi bahçemde bir dükkan açtım ve çömlek yapıp Budapeste'de pazarda satmaya başladım. | TED | في البداية أسست محلاً في حديقتي الخاصة وصنعت فخارات للبيع في ساحة البيع في بودابست |
| Babanın, onun yalnızca satılacak dandik bir hatıra olmadığını biliyordu. | Open Subtitles | لا بدّ أن والدكِ كان على علم أنّ هذهِ ليس مُجرّد مصوغة إرثية للبيع. |
| Ve yol kenarında satılan her şeyden birer tane satın aldım. | TED | وهكذا اشتريت عينة فقط من كل ما هو معروض للبيع على جانب الطريق. |
| Bu hala Metropolitan müzesinde satışta. | TED | هذه لا زالت للبيع الآن في متحف الميتروبوليتان |
| Oh, Radyolu saatlerin satışı için daha çok etikete ihtiyacım var. | Open Subtitles | و أريدك أن تعيد إلصاق ساعات الراديو تلك ، إنها للبيع |
| ABD'de bu arabadan sadece yedi adet satılıyor. | Open Subtitles | في الواقع هناك سبعة سيارات منها "فقط للبيع في "أمريكا |
| Ama henüz piyasaya sürülmeden almayı nasıl başardınız? | Open Subtitles | لكن كيف حصلت على واحد بما أنهم لن يطرحو للبيع قبل عام كامل |