Bak, uh, bu üstüme vazife olmayabilir, fakat Seninle konuşmam lazım, Dimples. | Open Subtitles | قد لا يكون هذا من شأنى ولكننى أحتاج للتحدث معك يا ديمبلز |
Pekala ama önce Seninle konuşmam gerekiyor. | Open Subtitles | لكن قبل أن تفعلوا ذلك يا رفاق أنا بحاجة للتحدث معك |
Seninle konuşmam lazım. - Benimle gözlem odasının dışında buluş. | Open Subtitles | أحتاج للتحدث معك قابلنى خارج غرفة المراقبة |
AnnaBeth, seni takip etmek istemiyorum ama gerçekten konuşmamız gerek. | Open Subtitles | آنابيث، أنا لا أَعني أن أطاردك لكنِّي أَحتاج حقاً للتحدث معك |
seninle konuşmaya geldi çünkü onunla partide buluşmak istedin. | Open Subtitles | حضر للتحدث معك لأنك عبّرت عن رغبتك في مقابلته بالحفل. |
Çünkü arkadaşlarım arayıp seninle konuşmak için benden izin istediler. | Open Subtitles | , لأن أصدقائي أتصلوا و طلبوا الإذت . للتحدث معك |
Dr. Crane, gerçekten Sizinle konuşmam gerekiyor. | Open Subtitles | الطبيب كرين أنا فعلاً احتاج للتحدث معك |
John, çok üzgünüm. konuşmak için sana geldim ama yoktun. | Open Subtitles | جون ، انا متأسفة ذهبت للتحدث معك ولم تكن هناك |
Bunun tuhaf olduğunu biliyorum ama Seninle konuşmam gerek ve başka kimsenin bunu bilmesini istemiyorum. | Open Subtitles | أنا أعلم أن هذا سيبدو غريبا، لكنني أحتاج للتحدث معك و لا أريد أن يعرف أي شخص بهذا الأمر |
Seninle konuşmam gerekiyordu ama bunu duyduktan sonra yüzüne zar zor bakıyorum. | Open Subtitles | انا بحاجة للتحدث معك فعلا، و الأن بعد سماع ذلك ، بالكاد استطيع النظر اليك |
Üzgünüm. Ben bundan daha iyi bir eşim. Andy, Seninle konuşmam gerek. | Open Subtitles | اسفه أنا زوجة أفضل من ذلك اندي أحتاج للتحدث معك |
Seninle konuşmam gerekti. Truth'a bir federal ajan geldi. | Open Subtitles | , لقد أحتجت للتحدث معك عميل فيدرالى جاء إلى النادى |
Seninle konuşmam lazım ama gel dışarı çıkalım. | Open Subtitles | أحتاج للتحدث معك ولكن فلنذهب الي الخارج |
Seninle konuşmam lazım ama gel dışarı çıkalım. | Open Subtitles | أحتاج للتحدث معك ولكن فلنذهب الي الخارج |
Her ne kadar seninle ergenler gibi dedikodu yapmak istesem de konuşmamız gereken başka bir konu var. | Open Subtitles | برغم رغبتي للتحدث معك الآن كمراهق إلا أن هناك شيء علينا نقاشة أيضاً |
Her ne kadar seninle ergenler gibi dedikodu yapmak istesem de konuşmamız gereken başka bir konu var. | Open Subtitles | برغم رغبتي للتحدث معك الآن كمراهق إلا أن هناك شيء علينا نقاشة أيضاً |
Evet, dinle, konuşmamız gerek. | Open Subtitles | اسمع، لنلتقي في مكان ما -أحتاج للتحدث معك |
Bak, ben de tam bunu otomatik pilota alır almaz seninle konuşmaya gelecektim. | Open Subtitles | اسمع، كنتُ قادمة للتحدث معك بمجرد أن أُشغل الطيار الآلي. |
seninle konuşmaya can atıyor gibi gözüküyor. | Open Subtitles | يبدو أنها متلهفة جداً للتحدث معك |
Şimdi, dersi unutacağım, zira bu oyunu asla öğrenemem, ama seninle konuşmak için yine geleceğim. | Open Subtitles | والآن سوف أنسى موضوع الدروس لأنني لن أتعلم هذه اللعبة لكني سأعود للتحدث معك |
Bu yüzden seninle konuşmak için bekleyemedim. Chicago'da Drake Hotel'deyim. | Open Subtitles | اتوق للتحدث معك إنا في شيكاغو بفندق درايك |
Sizinle konuşmam gerekiyor, hemen. | Open Subtitles | انا بحاجه للتحدث معك حالاً |
Eğer herkesin dediği kadar iyiyse, onla konuşmak isterim | Open Subtitles | أترغب ان احضر احد الوكلاء الآخرين للتحدث معك ؟ |
Bir seyi yok Elijah. Seninle konusmam gerekiyor. | Open Subtitles | إنها بخير، أحتاج فقط للتحدث معك |
Seninle konuşmalıyım. Biraz dışarı gelir misin? | Open Subtitles | أحتاج للتحدث معك هل يمكننا التحدث على انفراد؟ |