Ağzınızdan nefes almanız gerektiğini hatırlayın ve burun tüpünden dışarı verin. | Open Subtitles | تذكر للتنفس عبر فمك واخراج التنفس من انفك عبر هذا الانبوب |
Serbest dalış öğrenmek doğru nefes almayı da öğretir. | TED | أن تمارس حبس الأنفاس في الماء وتتعلمه، هو أيضا تعلّم للتنفس الجيد. |
hava burnuna girince, küçük bir doku katmanı onu iki ayrı katmana böler, biri nefes almak için, diğeri ise sadece koklamak için. | TED | الهواء يدخل الأنف، طية صغيرة من النسيج تقسم إلى طيتين منفصلتين، أحدهما للتنفس وأخرى للشم فقط. |
solunabilir havaları bitiyor mu diyorsun ? | Open Subtitles | إنها ترتفع بسرعة أنت تقول أن الهواء الصالح للتنفس قد بدا في النفاذ؟ |
Bu, hıçkırığı yaratan nöral modelin yüzergezerlerin solunum yapmalarını sağlayan yapıyla neredeyse özdeş olduğu kanıtı ile desteklenir. | TED | وهذا مدعوما بالدلائل أن النمط العصبي الموجود عند حدوث الفواق هو متطابق تقريبا مع النمط العصبي للتنفس عند البرمائيات. |
Arkasindan parca cikarilmis olasi sizin nefes almanizi sagliyor. | TED | انتزاع أجزاء من الظهر يجعله قابل للتنفس |
Yaşamlarının çoğunu sualtında sürdürseler de bu canlılar memelidir, yani nefes almak için yüzeye çıkarlar. | TED | تذكَّروا أنه وعلى الرغم من كونها تقضي معظم حياتها تحت الماء، فهي تبقى ثدييات، ولذلك يجب عليها الصعود إلى السطح للتنفس. |
Konuşmak için nefes alırsınız ve tekrar nefes almaya başlarsınız. | TED | وبينما تأخذ نفسًا لتتحدث، تعود للتنفس مجددًا. |
Ve elbette bu bizim nefes almamız gereken, hayalini kurmamız gereken alan. | TED | وهناك بالطبع المساحة التي نحن بحاجة اليها للتنفس ، المساحة التى نحتاجها للحلم. |
Ravi havanın halen nefes almaya elverişsiz olduğunu söylüyor. | TED | يقول رافي بأن الهواء ما زال غير صالحًا للتنفس. |
Düşünmek şöyle dursun nefes almaya zamanı bile olmayacak. | Open Subtitles | لن يكون عندهم وقت للتنفس ناهيك عن يَعتقدُ. |
İkincisi, tanıdığım bir çok insan su altında nefes almak için dalış seti kullanır. | Open Subtitles | وثانياً، معظم الناس الذين أعرفهم بحاجة إلى عدة الغطس للتنفس تحت الماء |
nefes alacak havanın olmadığı yükseklikten ölmeyi dileyeceğiniz kadar soğuk suya inmeyi öğreteceğim size. | Open Subtitles | من ارتفاع مثل هذا ولا يوجد هواء للتنفس الى مياة قارصة البرودة ستتمنى لو كنت ميت حينئذ |
Sağ tarafta nefes sesi yok. Sağ akciğerini kaybetti. | Open Subtitles | لا صوت للتنفس على الجانب الأيمن لقد سقطت رئته اليمنى |
Bu ekstra etler hacim sağlayacak ve dilinize nefes alma, çiğneme ve yutma yetisi kazandıracak. | Open Subtitles | الجزء المعاد بناءه سيسد الفراغ في لسانكِ للتنفس و المضغ و البلع جيداً |
Sırtım duvara dönükken ve nefes almak için küçük bir odaya ihtiyacım varken belki size birkaç hisse vermiş olabilirim. | Open Subtitles | لربما اعطيتكم يا جماعة بضعة أسهم عندما كنت في حالة عصيبة.. و احتجت قليلاً من المساحة للتنفس |
Henüz atmosferin solunabilir olup olmadığını tespit edemedim ve gelişmiş yaşam formu olduğuna dair bir işaret de yok. | Open Subtitles | لم أعرف بعد اذا كان الهواء قابل للتنفس ويبدو وكأنه ليس هناك أى إشارة لحياة ذكية فى أي مكان مرحبا |
Birleşmiş Küresel Uzay Gücü galakside içilebilir su ve solunabilir hava açısından zengin bir dünya arıyordu. | Open Subtitles | والقوى الفضائية الأرضية التى تسبح فى المدار تبحث على الدوام عن أرضاٍ آخرى عن أرض غنية بالماء و الهواء النظيف للتنفس |
solunabilir hava, uygun sıcaklık... Bu yaşam desteği nereden geliyor? | Open Subtitles | هواء قابل للتنفس ، درجات حرارة معقولة من أين يأتى الدعم للحياة هنا ؟ |
Yarı normal serum fizyolojik ve solunum cihazı lazım. | Open Subtitles | أحتاج لمحلول ملحي نصف متوسط مع قطرة جلوكوز، وأحضر لي جهازاً للتنفس |
Yaklaşık olarak beş milyon boru. solunum cihazına bağladılar. | Open Subtitles | حوالي خمسة ملايين أنبوب وضعوا عليه جهاز للتنفس |
Bak, senin bir başka gezegenden gelen bir uzaylı olduğun gerçeğini, bir nefeslik mesafede saklamak zorunda olduğum için üzgünüm! | Open Subtitles | لحفاظي على سر شخص آخر... انظر، أنا آسفة لأن يتوجب عليّ ...أن أستغرق وقت للتنفس من أجل إخفاء حقيقة أنك... |