ويكيبيديا

    "للجلوس" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • oturup
        
    • oturmak
        
    • oturacak
        
    • otur
        
    • oturmaya
        
    • oturma
        
    • oturmam
        
    • oturun
        
    • oturmayı
        
    • oturacağım
        
    • oturayım
        
    • Oturmamı
        
    • oturmuyorsun
        
    • yer
        
    • oturur
        
    600 dolarını pirinç saplı bir tabuta verdim. Kalanı da, burada oturup altın yatağına bakmamın karşılığı olarak aldım. Open Subtitles أعتقد أنّ البقية تُدينني للجلوس على ملكيّتك
    Sizinle oturup edebiyat tartışmayı isterdim, fakat dışarı çıkmak üzereydim. Open Subtitles كم أتوق للجلوس لمناقشتها معك لكني في طريق خروج
    Biliyorsun yemekhanede oturmak için sandalye içki içmek için de bardaklar var. Open Subtitles أنت تعرف أن هناك كراسي للجلوس عليها وأحتساء الشراب مع هذه الفوضى
    Burada oturacak kadar zamanımız yok. Eğer bizi yakalarlarsa, bu sonumuz olur. Open Subtitles . ليس لدينا وقت للجلوس . اذا امسكوا بنا ، ستكون النهاية
    Sen otur, ben birazdan gelirim. Open Subtitles لماذا لا تذهبوا للجلوس وأنا سوف أنضم إليكم بعد دقيقة؟
    Şarap çarptığı için bara biraz oturmaya gittim. Open Subtitles ،لقد ثملت قليلا من النبيذ ذهبت للجلوس في المشرب
    Neden burada oturup, bizim suçumuzmuş gibi davranıyoruz, bilmiyorum. Open Subtitles لا أدري ما يدعونا للجلوس هنا نتصرف كأنما كانت غلطتنا
    Burada oturup seni dinlemek zorunda değilim. Open Subtitles ,انا لست مضطرا للجلوس والاستماع لهذا الكلام
    Öylece oturup kendine acımak için güzel bir yer. Open Subtitles مكان جميل للجلوس حول الشعور بالأسف لنفسك.
    Hayır, oturmak için haftada iki ya da üç kez geliyor. Open Subtitles -كلا , انها تأتى للجلوس فقط مرتان أو ثلاثة خلال الأسبوع
    Bazen ıslak yerlere veya soğuk mermerin üzerine oturmak zorunda kalabilirsiniz. Open Subtitles في وقتٍ ما,ربما يضطر المرء للجلوس على أرض رطبة أو رخام بارد
    Dönme dolaba bindim. Midem bulandı ve oturmak zorunda kaldım. Open Subtitles رفعت كؤوس الشاي ، ثم شعرت بالدوار فاضطررت للجلوس
    Sen stres attın, Dorothy'nin oturacak sandalyesi olmayacak. Open Subtitles هل ينفخون بعض البخار، وحصلت لدوروثي شيء للجلوس عليها.
    Yataktan başka oturacak yer yok. Open Subtitles ليس هناك مكان للجلوس هنا عدا هذا السرير اللعين
    Güvenlikçi uyanana dek yanına otur. Open Subtitles اذهبي للجلوس عند حارس الأمن ذاك حتّى يستيقظ
    Sosyal hizmetlerden Cynthia, bu gece ben işteyken seninle oturmaya gönüllü oldu. Open Subtitles " وتطوعت عاملة قضيتك " سنثيا للجلوس معك الليلة وأنا في العمل
    Yemekten sonra sandalyelerin daha rahat olduğu oturma odasına geçtik. Open Subtitles وبعد ذلك ذهبنا للجلوس في صالة المعيشة لنرتاح على الأريكة
    İki dakikalığına arabasında oturmam için bana yalvardı böylece şu kuşları alabilecekti. Open Subtitles يستجديني للجلوس في سيارته لدقيقتين، حتى يأخذ تلك الطيور
    Buyurun oturun derdim ama görüşmemiz fazla uzun sürmeyecek Open Subtitles قد أدعوك للجلوس لكنني لم أظن هذا اللقاء سيأخذ طويلاً
    Bazen hiçbir şey yapmadan bahçede oturmayı düşünüyorum. Open Subtitles أعتقد في بعض الأحيان أنه يذهب للجلوس في حديقة
    Öleceğim güne kadar bu masada oturacağım. Open Subtitles أنا اخطط للجلوس وراء هذا الكرسي حتى أموت
    "Başka bir pantolon giymeliydim." "oturayım bari bu biraz inene kadar." Open Subtitles كان يجب أن أرتدي سروالاً آخر سأضطر للجلوس قليلاً حتى يهدأ
    Oturmamı istiyorsan söylemen yeterdi. Open Subtitles إذا أردتي أن تعيديني للجلوس أطلبي مني هذا فقط
    Neden gidip babanın yanına oturmuyorsun? Open Subtitles لما لا تذهبين للجلوس مع أبيكِ؟
    Burası, kitap okumak için veya... ormanı seyretmek için güzel bir yer. Open Subtitles ستجدان أنها بقعة جميلة للجلوس وقراءة كتاب أو مجرد الاستمتاع بمشاهدة الأشجار
    Bazen bittiğinde ağlıyor olursam yanıma gelip oturur ve elimi tutardı. Open Subtitles في بعض الأحيان بعدها إذا كنت أبكي يأتي للجلوس بقربي ويمسك يدي

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد