Ama sen sevdiğin kişiye karşı şiddet uygulamış olamazsın, değil mi? | Open Subtitles | لكنك لن تفعل شيئا مؤذيا للشخص الذي تحبه اليس كذلك ؟ |
Çok karışık. Sağdaki beyin bilgilendirilmemiş kişiye ait, ve soldaki bilgilendirilmiş kişiye. | TED | معقدة للغاية. التخطيط الدماغي في اليمين هو للشخص اللذي لم يعرف، والذي في اليسار للشخص الذي يعلم. |
Çoğu insan, bu sohbetleri, eğer bu bizim son sohbetimiz olsa bu kişiye ne sormak isterim veya bu kişi benim için ne anlam ifade ediyor diye düşünüyor. | TED | نظرة الكثير لها هي لو أن تلك كانت المحادثة الأخيرة فما الذي أود سؤاله وقوله للشخص الذي يعني لي الكثير ؟ |
Bu aslında eğitim almayı seçen kişinin sağlayacağı doğrudan etkiden daha büyüktür. | TED | وذلك في الواقع أعظم من الفوائد المباشرة للشخص الذي اختار الحصول على التعليم. |
Şey. İlk olarak, buradan senden fazla kaçmayı başarmış tek adama gittim. | Open Subtitles | حسناً، في البداية، توجهت للشخص الذي استطاع الفرار من هنا أكثر منك |
Yanındaki kişi için de diğer bir yol var. | Open Subtitles | وهناك طريق آخر للشخص الذي يجلس بجانبكم يقوده إلى الله |
Ya da belki teknoloji şu an tam ihtiyacım olan kişiyi bulmamı sağlayabilir. | TED | ماذا لو تدخلت مجموعة من التقنيات لمساعدتي في الوصول للشخص الذي أحتاجه الآن؟ |
Oğlumuzun aramızı yapan herife çok benzediğini anlamaz mıyım sandın? | Open Subtitles | وبأني لن ألاحظ أن أبننا مشابه للشخص الذي أصلح بيننا؟ |
Yani bir makinenin yüksekliği gibi şeylere çok fazla anlam yüklüyoruz, kişiye değil ve bunu sistemi kullanan kişiye atfediyoruz. | TED | نحن نمنح الكثير من المعاني لأشياء مثل ارتفاع الآلة، لا طول الشخص، ونعزي هذا للشخص الذي يستخدم النظام. |
Sevdiğim kişiye dönmek için toplayabildiğim kadar ışık toplayıp en parlak güneş olmak için çalıştım. | Open Subtitles | ،هذا ، حتى أعود للشخص الذي أحبّهُ قمتُ بتجميع كل الأنوار التي لديّ و عملتُ بجدّ حتى أكون أكثر شمس مُشرقة |
Annelerini iyileştiren kişiye vermemi istediler. | Open Subtitles | أن أعطي هذا للشخص الذي يساعد أمهم على التحسن |
Ben içerideyken kapıya vuran kişiye çok teşekkür etmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أتقدم بالشكر للشخص الذي طرق الباب أثناء وجودي بالداخل |
Bay Massey bunu satabilecek ilk kişiye bir jambon teklif ediyor. | Open Subtitles | السيد ماسي يقدم فخذ من اللحم للشخص الذي سيبيعها |
Olduğum kişiye bak, baba olarak kardeş olarak ve oğlun olarak. | Open Subtitles | انا جاد يا أمي ، انظرِ للشخص الذي أنا عليه كأب وأخ وإبن لكِ |
Her seferinde birlikte olduğun kişiye kendinden bir parça verirsin. | Open Subtitles | كُل مرة,تمنحين جزء من نفسك للشخص الذي تكونين برفقته |
Şey bizi otelimize götürecek kişiye 200 dolar veririm. | Open Subtitles | سأعطى 200 دولار للشخص الذي يُقلنى إلى الفندق. |
Size tavsiye veren birine mektup yazmak, o kişinin hayatınızda yaptığı etki için yazdığınızı açıkça gösterir. | TED | وكنصيحة في كتابة رسالة شكر ما، أن توضح للشخص الذي تكتبها له مدى التأثير الذي تركه في حياتك. |
Burada deneyi yapan birinin bekleyen elini görüyorsunuz ve Mayday hızlı bir şekilde, bu kişinin bunu istediğini anlıyor. | TED | هناك اليد المنتظرة للشخص الذي يجري التجربة، وماندي سريعا تعرف، على مايبدو أن الإنسان يريد القطعة. |
İlk olarak, buradan senden fazla kaçmayı başarmış tek adama gittim. | Open Subtitles | في البداية.. توجهت للشخص الذي استطاع الفرار من هنا أكثر منك |
Honey'i görüyorsunuz, çok iyi bir ekonomist olarak, daha fazla veren adama gidiyor. | TED | بإمكانكم رؤية هني، جدا اقتصادية. تذهب للشخص الذي يعطي أكثر. |
Babamı elimden alan kişi için bu kurşunu hazırlamıştım. | Open Subtitles | لقد كنت أحتفظ بتلك الرصاصة للشخص الذي تسبب في دخول أبي السجن |
Çalıştığım kişi için Çömleğin enerjisi çok önemli ve onu geri almam hayati önem taşıyor. | Open Subtitles | لتفهم ، ان الطاقة من الكسرة مهمة جداً للشخص الذي أعمل عنده ومن الضروري أن أقوم باسترجاعها |
Arkadaşlık, yanındaki kişiyi gerçekten görmektir. | TED | التحالف هو الرؤية الحقيقة للشخص الذي هو بجوارنا. |