Artemis, dostlarına açılman zayıflık göstergesi değildir. | Open Subtitles | آرتيميس , أنها ليست أشارة للضعف لتنفتحي للأصدقائك |
Bu şekilde ağlayacağımı anlayabilirler. O da bir zayıflık göstergesi. | Open Subtitles | حسنا سيعلمون بأنني كنت أبكي، و هده علامة للضعف |
Beyler, biz savaş çığırtkanı değiliz ama bir parça bile zayıflık gösteremeyiz. | Open Subtitles | سادتي ، نحن لسنا دعاة حرب لكن لا يمكننا أن نُظهر ولو إشارة للضعف |
zayıf olanı reddetme durumu en az besleyip yetiştirme içgüdüsü kadar doğaldır. | Open Subtitles | رفض غريزي للضعف يعد أمراً طبيعياً تماماً بقدر غريزة الأمومة |
Hiçbir insani duyguya ve zayıflığa yer yoktur. | Open Subtitles | لا مكان للمشاعر الإنسانية أو للضعف من أيّ نوع |
Belki de savunmasız kalmanın iyi bir şey olabileceği ihtimalini incelemeliyiz. | Open Subtitles | رُبما ينبغي علينا إستكشاف إمكانية كونك مُعرض للضعف أمراً جيداً |
Büyürken, korkunun bir zayıflık olduğu, tıpkı bebek dişlerimiz veya patenimiz gibi bir köşeye atmamız gereken çocuksu bir şey olduğu şeklinde yönlendiriliriz. | TED | وبينما نكبر، نُشجـَّعُ على النظر إلى الخوف كعلامة للضعف وعلى أنّه مجرد شعور طفولي آخر علينا التخلص منه كما تخلصنا من الأسنان اللبنية وألواح التزلق. |
Ölümlülere bağlanmak ilk zayıflık belirtisidir. | Open Subtitles | توطيد العلاقات مع البشر... هو أول علامة للضعف |
Aynı şekilde de hareket etmemeniz söylendiğinde etmenizin bir korkaklık ya da zayıflık anlamına geleceği gibi. | Open Subtitles | لذا فإنّها علامة للضعف أو الجبن أن تتحرّك حين يتعيّن عليك الثبات! |
Seni serbest bırakmamı bir zayıflık olarak görme. | Open Subtitles | لا تعتبر إطلاقي لسراحك كعلامة للضعف |
zayıflık yok. | Open Subtitles | لا للضعف . لا للألم |
Bir zayıflık belirtisi olarak görür bunu. | Open Subtitles | اراها علامة للضعف |
Bu bir zayıflık belirtisidir. | Open Subtitles | أنها إشارة للضعف... . |
zayıflık yok! | Open Subtitles | لا للضعف .. |
Onların gözünde aile zayıf noktadır ve bunu kullanırlar. | Open Subtitles | لأجلهم , العائلة مصدر للضعف وهم يأتون بعدها |
Rahmetli Kral zayıf değildi efendim. | Open Subtitles | لا شيء في الملك الراحل يمت للضعف يا سيدي. |
Onun varlığı hepimizi zayıf düşürüyor. | Open Subtitles | وجودها يجعلنا كلّنا عرضة للضعف. |
Bear'da zayıflığa yer yok. | Open Subtitles | في الدب، لا مكان للضعف. |
Bu seni zayıflatıyor, savunmasız bırakıyor. | Open Subtitles | هذا يضعفك يجعلك أكثر عرضة للضعف |
Nedense Dedektif Decker beni savunmasız kılıyor. | Open Subtitles | ، لسبب ما تجعلني المُحققة (ديكر) عُرضة للضعف والخطر |