Önce alttaki suya ulaşmak için buzda bir delik açmaları gerekiyor. | Open Subtitles | أولا هم يجب أن يحفروا فتحة في الثلج للوصول الى الماء. |
Tanrı'ya şükürler olsun. Kitaptaki her numarayı birilerine ulaşmak için denedim. | Open Subtitles | شكرآ لله لقد جربت كل رقم في الكتاب للوصول الى احدهم |
Çatıdan geçmeden lokomotife ulaşmanın hiç bir yolu var mı? | Open Subtitles | هل هناك طريقه للوصول الى القاطره بدون الصعود الى السقف؟ |
Ve her sene insanlar, zehirli ökseotunun altında mikroplu insanları öpecekleri partiye gitmek için karlı havada araba sürer. | Open Subtitles | وفي كل سنة , يقود أناس في العواصف للوصول إلى أماكن بعيدة حيث يقبّلون غرباء مصابين بجرثومة الهدال السام |
Tahmini varış zamanı iki buçuk saat.... | Open Subtitles | منزل الأمان الزمن المتوقع للوصول: ساعتين وثلاثين دقيقة |
O polis kayıtlarına ulaşmak için neden benim şifremi kullandığını bilmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أعرف لماذا كُنتِ تستخدمين كلمة السرّ خاصتي للوصول لسجلات الشرطة |
Nazik ve sabırlı davranarak sana ulaşmak için elimden geleni yaptım. | Open Subtitles | لقد بذلت أقصى جهدي للوصول إليك بأن أكون لطيفا و صابرا |
Nazik ve sabırlı davranarak sana ulaşmak için elimden geleni yaptım. | Open Subtitles | لقد بذلت أقصى جهدي للوصول إليك بأن أكون لطيفا و صابرا |
Ama kuarkın büyüklüğüne ulaşmak için 1000 kez küçülmek gerekiyor. | Open Subtitles | لكن للوصول إلى حجم الكوارك فعلينا التكبير ألف مرة أكثر |
Basın konferansına katılamazsın. Oraya ulaşmanın bir yolunu bulsan bile içeri giremeyeceksin. | Open Subtitles | لن تستطيعي المشاركة في اللقاء الصحفي حتى ولو وجدت طريقة للوصول متأخرة |
Ailem bilgisayarımı ve telefonumu aldılar ve sana ulaşmanın bir yolunu bulamadım... | Open Subtitles | والداي أخذوا مني حاسوبي وهاتفي ولم أستطع أن أجد طريقة للوصول إليك |
Oraya gitmek arabayla tüm gecemizi alacak. Polisi arasak mı? | Open Subtitles | سنضطر السفر طوال الليل للوصول له ، هل نطلب الشرطه؟ |
Tahmini varış süresi 90 saniye. Beklemedeyiz. | Open Subtitles | ،الزمن التقديري للوصول هو 90 ثانية إستعدوا |
Buraya gelene kadar karşına çıkan tüm bedenimi kesersen, sen kazanırsın. | Open Subtitles | إذا كان بإمكانك إختراق كامل جسدي للوصول إلى هنا سوف تفوزين |
Oraya varmak için çok sayıda fiyasko yaşandı. | TED | لقد تطلب الأمر اخفاقات عديدة للوصول الى ذلك المبتغى. |
Oraya gidip takviyelerle geri gelmek için üç gün yetmez. | Open Subtitles | ثلاثة أيام مدة غير كافية للوصول إلى ألبني والعودة بالتعزيزات |
20 dakika içinde oraya gitmem lazım yoksa tüm hayatım sikilecek. | Open Subtitles | لدي 20 دقيقة فقط للوصول إلى هناك وإلا ستنتهي حياتي بالكامل. |
Oraya gittiğimiz sürece gitmemiz için ne gerekiyorsa fark etmez. | Open Subtitles | سنبذل قصارى الجهد للوصول لهناك، هذا طالما أنّنا ذاهبون لهناك. |
Bilgisayarından askerlerin kimliklerine ulaşıImadan kısa süre önce odaya giriş yapmışsın. | Open Subtitles | قبل لحظات من استخدام جهاز حاسوبكِ للوصول إلى للهويات الجديدة للحُرّاس |
şu an uzaya ulaşma talebinin itici gucu olan kisisel zenginlik ve hayalin bir araya geldigi sihirli bir zamandayiz. | TED | نحن في نقطة التقاء سحرية حيث الثروات الخاصة والخيال هي التي تقود الطلب للوصول الى الفضاء. |
Oklahoma'ya gitmenin başka yolları da var Joseph. | Open Subtitles | هناك طرق أخرى للوصول إلى أوكلاهوما ، جوزيف |
Sam bu listeyi ele geçirmek için bir sürü zahmete katlandı. | Open Subtitles | سام تكبد الكثير من المشاق للوصول لتلك اللائحة , مما يعني |
Ayrıca kazanova bir dolandırıcı. Kadınların paralarını almak için onları baştan çıkarıyor. | Open Subtitles | هو أيضاً ما ندعوه بالمحتال زير النساء يغوي النساء للوصول إلى أموالهن |
Geçitten oraya ulaşmamız beş ya da altı saat sürdü, ama ben daha bir çocuktum ve büyükbabam yolun büyük bir bölümünde taşındı. | Open Subtitles | ستأخذ منا حوالي خمسة أو ستة ساعات للوصول إلى هناك من البوابة لكني كنت طفلا وجدي كان لزاما علية أن يحملني معظم الطريق |