| Evet ama sirenler çalınca küvet ve lavaboları doldurmak için yeterli zaman olmayabilir. | Open Subtitles | لكن عندما يطلقون صفارات الإنذار، فلن يكون لدينا وقت لملء الحوض و المغسل |
| Şöyle bir düşünün sırf boş çantayı taşla doldurmak için 450 metre tırmanmak nasıl bir delilik? | TED | تخيلوا لثانية كم هو مثير للسخرية أن تتسلق 1500 قدم من جدار ما فقط لملء حقيبة ظهر بالصخور. |
| Melbourne Kriket Sahasını doldurmaya yetecek sayıda çocuk. | TED | هذا عدد كاف من الأطفال لملء ملعب ملبورن للكريكيت. |
| Erkeklerle eğlenmek iyidir ama her yanı onlarla doldurmaya gerek yok. | Open Subtitles | يتمتع الرجال ولكن لا تتوقع منهم لملء لكم. |
| Onca maktul arasında, palyaço arabasını dolduracak kadar kemik topladılar. | Open Subtitles | بين كل هؤلاء الضحايا، لديهم عظام كافية لملء السيارة مهرج. |
| Ama biz akıllı insanlarız ve kesinlikle uzun vadede hayatımızı hak eden şeylerle dolduracak güce sahibiz. | TED | لكننا أناسٌ أذكياء وعلى المدى الطويل لدينا القوة لملء حياتنا بالأشياء التي تستحق الوجود. |
| #Karnını doyurmanın tek yolu tavuktur, guguk guguk. | Open Subtitles | "الطريقة الوحيدة لملء معدتك هو الدجاج، cuck واحد في خربش دو". |
| Derin uzaydan kalan 5 birim yakıtla deponu doldurup, son durağının koordinatlarını giriyorsun | TED | ترسلون شعاع الخمسة وحدات من الوقود من الفضاء لملء خزان الوقود إلى الامتلاء، واكتبوا في إحداثيات وجهتكم النهائية. |
| İnsanlığımızı reddettiğimizde, içimizde bir boşluk hissi yaratır ve bizler de o boşluğu doldurmak için, kendimizi toparlamanın yollarını ararız. | TED | وعندما نُنكر انسانيّتنا، نشعر بفراغٍ داخليّ، باحثين عن طرقٍ للمداواة الذاتيّة لملء الفراغ. |
| Rahipler midelerini doldurmak için eve üşüştü. | Open Subtitles | وجاء الكثير من الكهنة إلى المنزل لملء بطونهم |
| Filmde, dizideki boşlukları doldurmak için kurbağa DNA'sı kullanıldığı söylenmişti. | Open Subtitles | الفيلم قال أنهم إستعملوا "د.ن.أ" الضفدعة "لملء فجوات جديلة ال"د.ن.أ |
| Sadece bir saat içinde, bütün deney tüpünü doldurmaya yetecek kadar biriktirdim. | Open Subtitles | في ساعة واحدة فقط ، لقد جمعت ما يكفي لملء أنبوب الاختبار كله. |
| Evimi kediler, köpekler ve bebekler ile doldurmaya sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا فقط لا أستطيع الانتظار لملء المنزل بالكلاب و القطط و الأطفال |
| Eğer elimdekini doldurmaya gelmediysen ek olarak başka şeyler söylemek zorunda değilsin. | Open Subtitles | ما لم تأتِ بقنينة لملء هذا، فلا داعي لبديهيّات أخرى. |
| Orada arka dişini dolduracak kadar bile altın yok. | Open Subtitles | ليس هناك ما يكفي من الذهب هناك لملء أسنانك. |
| Dunya uzerinde, 50 gezegeni dolduracak kadar yasam var-- bitkiler, hayvanlar, insanlar, mantarlar, virusler-- hepsi yerlerini bulmaya calisiyorlar, birbirlerini itiyorlar, birbirlerinden besleniyorlar, | Open Subtitles | هناك حياة على الأرض تكفي لملء خمسين كوكب نباتات حيوانات بشر فطر، فيروسات الكل يتزاحم ليجد له مكان |
| Yükseldikçe, küçük görünen bu helyum balonu genişleyecek beyaz bir halat gibi görünen bütün zarı dolduracak. | Open Subtitles | وحيث ترتفع درجة هذه الفقاعة الصغيرة للبحث عن الهليوم ستتوسع لملء الجلد بأكمله، التي لا تزال تبدو هنا وكأنها حبل أبيض. |
| #Karnını doyurmanın tek yolu tavuktur, guguk guguk. | Open Subtitles | "الطريقة الوحيدة لملء معدتك هو الدجاج، cuck واحد في خربش دو". |
| Çukurları doldurup, yolları açmak için emir almışlar. | Open Subtitles | لديه أوامر لملء الحفرة لجعل الطريق قابلا للعبور |
| Aynı kardeş hasreti, annelik hasreti gibi bir çocuğun kaybından olan derin boşluğu doldurma ihtiyacından kaynaklanır. | Open Subtitles | كإضطراب الشقيقة,و إضطراب غريزة الأم فهو ينشئ من حاجة عميقة لملء فراغ عاطفي ناشئ عن فقدان طفل |
| İçleri boş ve bu boşluğu çaresizce doldurmakla uğraşıyorlar. | Open Subtitles | يتملائهم الفراغ، يائسون لملء هذه الفجوة... |
| Merhaba komiserim. Sıraya dizmek için birine ihtiyacım var. | Open Subtitles | مرحبا أنا بحاجة إلى شخص لملء التشكيلة. |