Söylemek için fırsatım olmadı, Ama dün, gerçekten birinin kıçını tekmeledin. | Open Subtitles | لم أحظى بفرصة لإخبارك ولكنك كنتي رائعة أمس |
88 adet takımyıldızı var ama hepsini öğrenmeye fırsatım olmadı. | Open Subtitles | هناك حوالي 88 مجموعة من النجوم ولكن لم أحظى بفرصة تعلمهم كلهم |
Teşekkür etme fırsatım olmadı. | Open Subtitles | أنت. لم أحظى بفرصة من قبل لأشكرك. |
-Hayır. Onu tanıma şansım olmadı. Keşke olsaydı. | Open Subtitles | لا, لم أحظى بفرصة للقائه و أتمنى لو كنت فعلت |
Tahkikat konusunda ödün verdiğiniz için teşekkürlerimi iletme şansım olmadı. | Open Subtitles | لم أحظى بفرصة لشكركِ للتسوية في قضية التفتيش |
Bunu deme fırsatım olmadı ama başına ne açtığımı biliyorum ve özür dilerim. | Open Subtitles | أتعلمين، ربما لم أحظى بفرصة لأن أخبركِ هذا، لكن.. أعلم ما جعلتكِ تمرين به -أنا آسف |
Veda etme fırsatım olmadı. | Open Subtitles | لم أحظى بفرصة لتوديعك |
Onlarla savaşmak için hiç şansım olmadı. | Open Subtitles | لم أحظى بفرصة مقاومتهم |
Ama hiç konuşma şansım olmadı. | Open Subtitles | لكن لم أحظى بفرصة لأتكلم |
Onunla konuşmak için ikinci bir şansım olmadı. | Open Subtitles | أنا لم أحظى بفرصة ثانية معها |