Hiç kimse bunun ne kadar kötü bir fikir olduğunun farkında değildi. | TED | لم يدرك أحد بأن هذه كانت فكرة سيئة للغاية |
Tabii ki bu güne kadar uzanan iki nesil arası bir savaşı alevlendirdiğinin farkında değildi. | Open Subtitles | لم يدرك أنّه كان يشعل نيران حربٍ بين فصيلتين ماتزال مُتأججة حتى يومنا هذا. |
Belki de merminin kendi silahından çıktığının farkında değildi. | Open Subtitles | أو ربّما هو لم يدرك حتّى أن تلك الرّصاصة , خرجت من مسدّسه |
O adam So Dam'ın onu çatıya kadar takip ettiğini fark etmedi mi? | Open Subtitles | من غير المعقول بأن السيد لم يدرك بأن سودام كانت تتبعه الى السطح |
Bir yetişkin, bir erkek olduğunun farkında değil. | Open Subtitles | هو لم يدرك إنه أصبح بالغًا، رجلًا |
eski antrenörün hiçbir şeyin farkına varamamış... hala yaşıyor mu? | Open Subtitles | مدربك العجوز لم يدرك... مدربك العجوز ، هل ما زال حياً ؟ |
Maili yolladığında ne tür bir değişikliğe yol açabileceğinin muhtemelen farkında değildi. | TED | وعندما ضغط على زر "إرسال"، لعله لم يدرك ما هو الفرق الذي ستشكله رسالته. |
Sanırım bir asteğmenle uğraştığının farkında değildi. | Open Subtitles | أظنه لم يدرك أنه يزعج ملازماً ثانياً |
Kimi soyduğunun da farkında değildi. Sonuçta büyük bir ev. | Open Subtitles | . وهو لم يدرك من كان يسرقه . هذا منزل كبير . |
Paval ne yaptığının farkında değildi, buna eminim. | Open Subtitles | لم يدرك بما يفعله، أنا واثقة من ذلك |
Aslında bir aşk hikâyesi yazdığının farkında değildi. | Open Subtitles | لم يدرك بأنه يكتب قصة رومانسية. |
O Memur Cudlow ısrarı ile birleştiğinde O Dorian Moll farkında değildi Ağzımda oldukça kötü tat beni terk etti. | Open Subtitles | " هذا بالإضافة لمساعدة الضابط " كادلو " لم يدرك بأن " دورين مول تركني بمذاق سيء في لساني |
Herhalde farkında değildi. | Open Subtitles | ربما لم يدرك هذا |
Ama Kohl'un kuryesi Singhania'nın toplantıyı bu kasete kaydettiğinin farkında değildi. | Open Subtitles | ولكن المرسل من قبل (كول) , لم يدرك أن (سنجانيا) قد سجل إجتماعهم على هذا شريط |
Sadece bunun top olduğunu fark etmedi. Onu bıraktığı çok açık. | Open Subtitles | انه فقط لم يدرك أنها الكرة التي كانت ظاهرة له لدرجة أنه لم ينتبه لها |
Kendi oğlunun söylediğini bile fark etmedi. | Open Subtitles | أنه حتى لم يدرك بأن أبنه أخبرهم كيف |
Ahmak hiçbir şeyi fark etmedi. | Open Subtitles | "هذا السافل لم يدرك ما يحدث له" |
Hayır, sınıf arkadaşının "biçimini bozduğunun" farkında değil. | Open Subtitles | لا ، لا ، لا لم يدرك أنه شـوه زميله |
Sadece henüz bunun farkında değil. | Open Subtitles | هو فقط لم يدرك ذلك بعد. |
Kurapika ise Hayalet Takımı'nın karşısına çıkacaklarının halen farkında değil. | Open Subtitles | "كورابيكا) لم يدرك بعد) أنّهم سيواجهون عصابة الشبح" |
Sadece daha bunun farkına varamamış. | Open Subtitles | و لكنه لم يدرك ذلك بعد . |