Yaşayacak bir yer bulduğumuzda hep birlikte olacağımızı söylemiştin. | Open Subtitles | قُلتِ أننا سوف نجد مكاناً لنعيش فيه وأننا سنجتمع معاً جميعاً |
Yaşayacak bir yer ve aracımız olmadığından ikisini birleştirmenin yolunu bulduk. | Open Subtitles | "ومع عدم وجود مكان لنعيش فيه أو وسيلة للتحرك"، "لقد وجدنا الوسيلة التي تجمع بين الاثنين". |
Ayrıca güzel haberlerimiz var, Yaşayacak bir yer bulduk. | Open Subtitles | و... أخبار جيدة, وجدنا مكان لنعيش فيه. |
Tabi, kalacak bir yerimizin de olması da çok önemli. | Open Subtitles | حسنا, وايضا انه مهم لنا لحصول على مكان لنعيش فيه |
kalacak bir yere bakmaya gidiyor aslında. | Open Subtitles | في الحقيقة, لقد ذهب ليبحث عن مكان لنعيش فيه. |
Profesör Kinsey bize Yaşayacak bir yer buldu. Tahmin edeyim. | Open Subtitles | الدكتور (كينزي) وجد لنا مكان لنعيش فيه |
Yeterince birlikte olduk ve kalacak bir yer buluruz. | Open Subtitles | كنّا معاً لمدة طويلة وسنعثر على مكان لنعيش فيه |
Ve geri döndüğümüzde, kalacak bir yer aramaya başlayacağız. | Open Subtitles | و عندما سنعود سنقوم بإيجاد مكان لنعيش فيه معاً |
- Bulmadın. - kalacak bir yerim var çünkü. | Open Subtitles | ـ لم تفعلي ـ لأن لدينا مكان جيد لنعيش فيه |
kalacak bir yerimiz yoktu, o da para almadan stüdyosunda kalacak yer verdi. | Open Subtitles | لم يكن لدينا مكان لنعيش فيه قام بنقلنا الي شقته الصغيرة قام بالدفع لكل شيء |