Kardeşlerimizin bizi kurtarmasını beklemekten başka yapacak bir şey kalmadı. | Open Subtitles | لم يتركوا لنا شيء لنفعله لكن سننتظر إخوتنا لإنقاذنا قريبا |
Gitmeden önce yapacak bir yığın işimiz var. Yardıma ihtiyacım var. | Open Subtitles | لدينا الكثير من العمل لنفعله قبل أن نذهب، سأحتاجُ إلى المساعدة |
"dedi. Omurilik servisinde yapacak fazla bir şey oladığından biz de yaptık. | TED | حسن، لم يكن هناك الكثير لنفعله في جناح العمود الفقري، ولهذا فعلنا ذلك. |
yapabileceğimiz hiçbir şey yok ki her şeyi çoktan yaptık. | Open Subtitles | لكن لم يكن هنالك شيئاً لنفعله لم نجربه من قبل |
Yapılacak bir şey kalmadı. Celladı hazırlayın! | Open Subtitles | .. لم يبقى لنا شيء لنفعله جهز الجلاد للإعدام |
Şimdi, sakıncası yoksa, yapmamız gereken temizlik çok şey var. | Open Subtitles | و الآن إذا لم تمانعى لدينا الكثير من التنظيف لنفعله |
Dağıtım tarafında, bununla beraber, bir dünya olarak, yapacak çok şeyimiz var. | TED | لكن على جانب التوزيع، نحن كعالم، لدينا الكثير لنفعله. |
Karakolda bize de yapacak bir iş çıkmış oluyor. Kâğıt oynamaktan sıkılıyoruz. | Open Subtitles | . إنها تمنحنا شئ لنفعله . لقد مللنا من لعب الورق |
yapacak çok işimiz var o yüzden direkt sadede... | Open Subtitles | حسنا لدينا الكثير لنفعله .لذا من الأفضل أن نخدل في الموضوع مباشرة |
Burada ne oluyor bilmiyorum ama yapacak bir işimiz var | Open Subtitles | انا لا اعرف بحق الجحيم ما الذى يحدث حولنا هنا سوى اننا لدينا مهمة لنفعله |
yapacak işimiz çok ve zamanımız yok. | Open Subtitles | لدينا الكثير لنفعله ولا نملك الوقت الكافي |
Evde, yapacak hiçbir şeyimiz yok ve burada sıkışıp kaldık. | Open Subtitles | نحن عالقين في المنزل، بدون أي شيء لنفعله |
İş yaparken konuşmalısın benimle. Karanlık olmadan yapacak çok iş var. | Open Subtitles | ستظطر لتكلمني بينما نعمل لدينا الكثير لنفعله قبل حلول الظلام |
- Bir şeyler lazım. - yapabileceğimiz bir şey yok. | Open Subtitles | يجب أن نفعل شيئاً ما لا يوجد أي شيء لنفعله |
Bizim yapabileceğimiz bir şey yok. Gidip çocukları bulalım. | Open Subtitles | ليس هناك شيء لنفعله نحن ذاهبون لأخذ الأطفال |
Hadi, yapabileceğimiz... bir şey, arayabileceğimiz biri olmalı. | Open Subtitles | بربك ، لابدّ أن هناكَ شيئاً لنفعله أو شخص يمكننا الإتصال به. |
-Bayan Williams, burada Yapılacak birşey kalmadı. | Open Subtitles | مس ويليامز لا يوجد شيء لنفعله هنا دعيني أخذك للمنزل |
Bir şey varsa Yapılacak senin rahatlaman benim kurtulmam için söyle. | Open Subtitles | اذ كان هنالك خير لنفعله فيه راحة لك وثواب لي |
İş bölümü yapmamız gerek. Kitabı 6 hafta içinde piyasaya sürmeliyiz. | Open Subtitles | فلدينا الكثير من العمل لنفعله سيكون في المكاتب بعد 6 أسابيع |
Hazır uzanmışken başka şeyler de yapabiliriz, değil mi? | Open Subtitles | ربّما يمكننا أن نفكر بشيء لنفعله ونحن هناك. |
Bunu onun için yapalım. Bir düşünür müsün? | Open Subtitles | يمكننا ان نبحث في قلوبنا عن هذا الشيء الصغير لنفعله لها أيمكنك أن تفكري في الامر؟ |
Kalplerimizin çok uzun zamandır yapmamızı söylediği şeyi. | Open Subtitles | ما كانت تخبرنا به قلوبنا لنفعله منذ الأزل |
Çok yazık, elimizden fazla bir şey gelmez, değil mi? | Open Subtitles | كم هذا مؤسف، لأنّه ليس هُناك الكثير لنفعله بهذا الشأن، أليس كذلك؟ |
Ki, ben hala 70 yaşında birine yapılması akıllıca olmayan birşey olduğunu savunuyorum. | Open Subtitles | وما زلت أقول أن هذا ليس شيئاً ذكياً لنفعله مع امرأة بلغت السبعين |
Pekâlâ millet yapacağımız çok fazla iş var ama zamanımız yok. | Open Subtitles | حسناً , يا رفاق , لدينا الكثير لنفعله وليس الكثير من الوقت |