Kendi kendime söz verdim, bir daha sana rastlarsam konuşmayacağım. | Open Subtitles | أنا أخبرت نفسي بأنني إذا قابلتك مرة آخري,لن أتكلم معك |
Bir ulus ya da ulus grubu ile konuşmayacağım. | Open Subtitles | أنا لن أتكلم مع أي أمة واحد أو مجموعة من الدول. |
- Onunla asla konuşmayacağım. - Hatırım için konuşamaz mısın? | Open Subtitles | ـ أنا لن أتكلم معه ـ أليس بإمكانك أن تفعل شئ لي؟ |
Bir daha yaparsan seninle hiç konuşmam. | Open Subtitles | إذا أنت تعمل ذلك ثانية، أنا لن أتكلم معك أكثر. |
Mesela annem işe giderken lacivert eteğini değil de pantolonunu giyerse serviste kimseyle konuşmazdım. | Open Subtitles | لو لبست أمي تنورتها الكُحليةللعمل.. بدلاًمنبنطالهاالكحلي.. عندها لن أتكلم لأحد في الباص |
Fakat ben ilk söylemeyeceğim. Önce sen. | Open Subtitles | لكنني لن أتكلم اولاً أنتِ تكلمي أولاً |
Eğer bunu hemen kesmezsen, seninle bir daha konuşmayacağım. | Open Subtitles | ان لم تتوقف الآن فانني لن أتكلم معك مرة أخرى بعد الآن |
Şimdi bana güven. Sana söyledim, artık bu konuda konuşmayacağım. | Open Subtitles | صدّقيني، أخبرتك أني لن أتكلم عن ذلك ثانية. |
Yeri tespit etmesinler diye fazla konuşmayacağım. | Open Subtitles | لاتقلق، أنا لن أتكلم كثيراً لكي تتتبّع المكالمة |
Babanın ölüsü üzerine yemin ederim Seninle bir daha konuşmayacağım. | Open Subtitles | فأقسم بفراش موت أبيك أن لن أتكلم معكِ ثانية |
Böyle kendini kaybetmiş bir durumdayken seninle konuşmayacağım. | Open Subtitles | أنا لن أتكلم معك حتى تصبح تتمكن السيطرة على هذا الموقف. |
Onunla hiç konuşmayacağım, gitmeden önce bana söylemedi bile. | Open Subtitles | لن أتكلم معه أبداً، لم يخبرني حتى قبل رحيله.. |
Glorificous'a ihanet etmeyeceğim. Ne korkunç işkenceler yaparsanız yapın. konuşmayacağım. | Open Subtitles | لن أخون جلوري.لن أتكلم بغض النظر عن بشاعة التعذيب |
Kesinlikle hayır! konuşmayacağım. Bir şey sakladığım yok. | Open Subtitles | بالطبع لا, أنا لن أتكلم ليس لدي ما أخفيه |
- Öyle görünmüyor. Ben daha fazla bundan konuşmayacağım. | Open Subtitles | . ذلك ليس مثل ما تعتقد . لن أتكلم عن ذلك |
Ne yazdığını görene kadar seninle konuşmayacağım. | Open Subtitles | أنا لن أتكلم معك , حتى أرى ما كتبته حتى الأن |
Kapının önünde konuşmayacağım, içeri gelelim ve konuşalın. | Open Subtitles | أنا لن أتكلم من هنا لماذا لا تدخل و نتكلم |
Herhangi birimiz yanmadıkça seninle konuşmayacağım. | Open Subtitles | حسناً ، إلا إذا كانت إحدانا تحترق بالنار . مازلت لن أتكلم معك ، ليلة سعيدة |
Eğer hemen oradan çıkmazsan babanın ölüsü üzerine yemin ederim ki seninle bir daha konuşmam. | Open Subtitles | لو أنكِ لن تنهضين الان فورا فأقسم بفراش موت أبيك أن لن أتكلم معكِ ثانية |
Bu işin arkasında sen varsan seninle ömür boyu konuşmam. | Open Subtitles | إذا إكتشفت أنك وراء هذا لن أتكلم معك ما دمت حية حقا، وكم سيكون ذلك؟ |
- Yerinizde olsaydım gelecekteki işverenim hakkında bu şekilde konuşmazdım. | Open Subtitles | إن كنت مكانك, لن أتكلم هكذا أمام مديري المستقبلي |
konuşmayacağım. Hiçbir şey söylemeyeceğim. | Open Subtitles | لن أتكلم لن أنطق |