Umarım siz çocuklar bu gece eğlenirsiniz ama benim yapmayacağım hiçbir şeyi yapmayın. | Open Subtitles | وأرجو أن تستمتعوا بوقتكم يا شباب، ولا أنصحكم أن تفعلوا ما لن أفعله |
Bundan sonra yapamayacağım ve yapmayacağım şeyin cevabı bilmediğimde biliyormuş gibi yapmak olduğuna karar verdim. | TED | لقد قررت أن ما لا يمكنني وما لن أفعله بعد الآن هو التظاهر بأن لدي الأجوبة وأنا في الحقيقة لا أملكها. |
Seninle kalmak için yapmayacağım şey yok. | Open Subtitles | ما من شيء لن أفعله حتى أبقى معك أرجوك .. |
Oh, bir fincan kahve için neler yapmazdım. | Open Subtitles | أيها الفتي، هذا ما لن أفعله لأجل قدحاّ من القهوة |
Yani ani bir isteğe kapıldım yoksa normalde, hiç böyle bir şey yapmazdım. | Open Subtitles | كنت أتصرّف بإندفاع, و الذي عادة لن أفعله. |
Ve seni temin ederim, bu yapmayacağım tek şey. | Open Subtitles | ويمكنني أن أضمن لك ان ذلك الشيء الوحيد الذي لن أفعله |
Aynı şeyi karıma yapmayacağım, özellikle de kızıma yapmayacağım. | Open Subtitles | لن أفعل هذا لزوجتي، وبالتأكيد لن أفعله لابنتي |
Ama asla gerçekleşmeyecek olan ve benim asla yapmayacağım şey, bana şunları söyleyen bir kadından özür dilemek zorunda kalmak olacak: | Open Subtitles | لكن الذي لن يحدث والذي لن أفعله هو الأعتذار لإمرأة ناضجة جاءت إليَّ وقالت |
Yani bir grupta çalmak, asla yapmayacağım bir şey daha. | Open Subtitles | لا توجد فائدة من الإحتفاظ بها أعني، وجودي في فرقة هو شئ آخر لن أفعله أبداً |
Bu kitap için yapmayacağım hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك شيء لن أفعله للحصول على هذا الكتاب |
Tabii ki bunu yapmayacağım. | Open Subtitles | إذا سلمتٌكَ للسٌلطات وهذا ما لن أفعله كما هو واضح , لذا000 |
Ve şuanda, geri kalan hayatında da, ...biliyorum ki onu güvende tutabilmek için yapmayacağım şey yok. | Open Subtitles | وفي هذه اللحظة، أدركتُ أنّ ليس هناك شيء، لن أفعله كي أُبقيها بأمان، لبقيّةِ حياتها. |
Kendim yapmayacağım bir şeyi asla sizden istemem. | Open Subtitles | انا لن أطلب منك فعل أي شئ لن أفعله أنا بنفسي |
Çünkü ona asla yapmayacağım diye söz verdiğim bir şey yaptım. | Open Subtitles | لأنني فعلت الأمر الذي وعدته إنني لن أفعله قط |
- Çünkü senin yapmanı istiyorum. - yapmayacağım. | Open Subtitles | ـ لإني أود منك فعل ذلك الأمر ـ حسناً ، لن أفعله |
Pekalâ, öyleyse bilmelisin ki eğer öyle birşey yapacak olsaydım, bunu şampuanına yapmazdım. | Open Subtitles | حسناً , بتلك الحالة يجب أن تعلمي لو سأفعل ذلك لن أفعله بتلك الطريقة لن أفعله بالشامبو |
Senin için ne yapmazdım, hayal etmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا أحاول أن أتخيّل الشيء الذّي لن أفعله لكِ |
Bence daha iyi soru seni yakalamak için ne yapmazdım? | Open Subtitles | أعتقد أن السؤال الأفضل هو، ما الذي لن أفعله لأقبض عليك؟ |
Yani onun için yapamayacağım yoktu. O da benim için her şeyi yapardı. | Open Subtitles | أعني أنه ليس هناك شيء لن أفعله لها وليس هناك شيء لن تفعله لي ، لأننا نهتم لبعضنا |
Sadece senin için yapamayacağım bir şey olmadığını bilmeni istiyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أريدك أن تعرفي أنه لا يوجد أي شيء لن أفعله من أجلك |