Diğer öğrencilerin hoşuna gitmez bu, değil mi? | Open Subtitles | لن يروق ذلك للطلاب الآخرين، صح؟ |
Bıçak kullanman babamın hoşuna gitmez. | Open Subtitles | أبي لن يروق له استخدامكِ النصل. |
Elbette. Ama hoşuna gitmez. | Open Subtitles | طبعاً، ولكن لن يروق لك ذلك |
Şimdi söyleyeceğim şey hoşuna gitmeyecek ama maalesef eşin biraz haklıymış. | Open Subtitles | أظن انك لن يروق لك ما سأقوله تالياً لكنني اعتقد ان زوجتك لديها وجهة نظر سديدة |
Hiç hoşuna gitmeyecek, özellikle de zaman damgasını gördüğünde. | Open Subtitles | لن يروق لك هذا، بالأخص عندما تنظر إلى الفرق بين الوقت |
Pekala, eğer onu sevmediysen, "depozito"nun altına çizdiğim resim pek hoşuna gitmeyecek. | Open Subtitles | ،حسناً،لو لم يروقكِ هذا "لن يروق لكِ حقاً ما رسمت تحت "الودائع |
Ona burada olduğumu söyleme. hoşuna gitmeyecektir. | Open Subtitles | -لا تخبرها أنّي هنا، لن يروق لها ذلك |
Şayet çekimler hakkında konuşursan, jüri bundan hoşlanmayacaktır. | Open Subtitles | لن يروق "لهيئة المحلفين" التَحدّث عن اللقطات |
New York'takilerin hoşuna gitmez. | Open Subtitles | نيو يورك لن يروق لها ذلك |
Bu babanın hoşuna gitmez, David. | Open Subtitles | لن يروق الامر لوالدك ديفيد |
Ultra'nın pek hoşuna gitmez. | Open Subtitles | ({\pos(190,240)}.أولترا ) لن يروق لها كثيرًا |
Bu iş annenin hoşuna gitmeyecek. | Open Subtitles | كما تعلم ، لن يروق هذا لوالدتك |
- Ve? Hiç hoşuna gitmeyecek. | Open Subtitles | حسناً , لن يروق لك ذلك - ماذا ؟ |
Hiç hoşuna gitmeyecek. | Open Subtitles | لن يروق لكِ ذلك |
Söylediklerim hoşuna gitmeyecek. Jonathan Gilbert'ın iddialarına baktık... | Open Subtitles | حسناً , إذن لن يروق لكَ ما سأخبركَ بهِ ( جوناثان غيلبرت) يدّعي تحريه أمر.. |
Bu Henry'nin hoşuna gitmeyecek. Tüm o dehşete rağmen o Henry'nin annesi. | Open Subtitles | لن يروق هذا لـ (هنري) فهي والدته رغم كلّ المخاوف |
Bu annenin hoşuna gitmeyecektir. | Open Subtitles | لن يروق ذلك لأمك. |
Ona yardım edebilecek birini tanıyorum ama Lydia bundan hoşlanmayacaktır. | Open Subtitles | أعرف شخص بوسعه مساعدته، ولكن لن يروق الأمر لـ(ليديا) |