Ama bu tarz bir iş için biraz hafif kaçıyor. | Open Subtitles | أتعلم ؟ لهذا النوع من العمل كان مضيءً نوعاً ما |
Eğer geleceğe bakarsak, bu tarz seçimler giderek muhtemel hale geliyor. | TED | لو تطلعنا للأمام، لهذا النوع من التغييرات ستصبح أكثر إمكانية بشكل متزايد. |
Bazı öğrenme çeşitleri, bu tarz bir negatif yönelmeye sebep olmuyor. | TED | أنواع معينة من المعرفة لا تبدو لتقود لهذا النوع من الانحياز السلبي. |
Floransa stüdyolarında 200 senedir aktarılan resim tekniğinin bu tip bir anlatım için yeterince donanımı yoktu. | TED | تقنية الرسم التي ثم توارثها لـ 200 عام في ورشات فلورنسا، لم تكن معدّة لهذا النوع من القصص |
bu tip bir psikotik olaya daha önceden hazırlandığını düşünüyor musun ? | Open Subtitles | هل تعتقدين أنه مستعد لهذا النوع من الحوادث الذهنية ؟ |
Tüm normal sosyal etkileşimimiz bu tür müşterek ifadelere bir tür davete dönüşür. | TED | كل تفاعلاتنا الاجتماعية الطبيعية تصبح نوعا من الدعوة لهذا النوع من التعبير الجماعي. |
Ancak benim gibi profesyonel astronomlar bu tarz şeyler için kısıtlı kaynaklara sahip, ve Kepler başka bir görevle meşgul. | TED | لكن علماء الفلك المهنيين مثلي، لدينا مصادر محدودة لهذا النوع من الأشياء، و مسبار كبلر يعمل على مهمة مختلفة. |
Ve mühendis iş arkadaşlarımız da bu tarz bir veri keşfi için dünyanın en büyük değişken bilgisayarlarından birini yapıyorlar. | TED | وزملاؤنا المهندسين يصنعون أحد أكبر الحواسيب المتغيرة دايناميكيا في العالم لهذا النوع من إستكشاف البيانات. |
Sebep şu; çünkü biz benzin alırken bu tarz bir bilişsel uyumsuzluğa da yatırım yapıyoruz. | TED | حسناً, السبب هو لأنه حينما نبتاع الوقود نحن مسخرون لهذا النوع من التناقض الادراكي |
Her zaman bu tarz kadınlara bayılmıştır onu varoluşsal gerçeklik tartışmalarına çekenlere. | Open Subtitles | لكنه كان دائماً متذللاً لهذا النوع من النساء النوع الذي يورطه في نقاشات حول حقيقة الوجود |
Evet, ama bu tarz bir iş için modele ihtiyacım yok. | Open Subtitles | نعم، ولكنني لا أحتاج إلى نماذج لهذا النوع من العمل |
Bu çok suçlayıcı. bu tarz bir yalan için hiç bir sebep yok. | Open Subtitles | أعني أنه لا يوجد سبب لهذا النوع من عدم الأمانة، أليس كذلك؟ |
bu tarz operasyonların püf noktası hedefi indirmek için yeterli sayıda personele sahip olmaktır. | Open Subtitles | الخدعة لهذا النوع من العمليّات هو وجود ما يكفي من العاملين في اللعبة للإطاحة بالهدف، |
bu tarz şeyler için amatörleri ayarlayamzsın. | Open Subtitles | لا تستطيع تُأجر أُناس غير ناضجين لهذا النوع من العمليات |
bu tarz şeylerde zevkimiz aynı değil ama tüm gece seni dinleyip bu konularda konuşabilirim. | Open Subtitles | أعني، ربما لا أشاركك ذوقك لهذا النوع من الأمور لكن يمكنني أن أستمع إليك تتحدث عنها طول الليل. |
bu tip bir iş birliğine karşılık bir iki yıl isterim ve biter. | Open Subtitles | لهذا النوع من التعاون يمكننا تخفيض عدد السنين وسيكون ذلك عادلاً |
Seni ve oğlunu bu tip bir olaya bulaştırdığım için özür diliyorum. | Open Subtitles | إعتذاري لتعريضكم أنتِ وولدكِ لهذا النوع من المعاملة |
Rencide etmek dışında bu tip soruların bir amacı var mı? | Open Subtitles | هل هناك أي مغزى لهذا النوع من الاستجواب سوى الإساءة |
- Muhtemelen işe yaramazdı ama şeker hastaları bu tip enfeksiyonlara yatkındırlar. | Open Subtitles | لكن المصابين بالسكري عرضة لهذا النوع من الالتهاب معظم الوقت هو لا يكترث حتى |
Bebeğim, bu tip şeyler için alıştırma yapmak lazım! | Open Subtitles | عليك التدرب لهذا النوع من التمارين يا عزيزتي. |
bu tür bir analizi yapmak için gerekli olan ekipman yanımda yok. | Open Subtitles | حسنا ، أنا لا أحمل معى المعدات الضرورية لهذا النوع من التحليل |
Bir şey ya da biri bu tür deneysel üstünlüğe hazır değildi. | Open Subtitles | شئ ما أو شخص ما كان غير مستعد لهذا النوع من التقدير |