Şekerlemeler, bonbonlar, nugatlar, karameller, Badem ezmesi, şekerlemeler, tamam mı? | Open Subtitles | سكاكر و حلوى و مكسرات و كرملة و جوز و لوز موافق؟ |
Parçalardan birinin içine soktugun o sey Badem mi? | Open Subtitles | أهذا لوز لتوك أدخلته في واحدة من القطع ؟ |
Badem ezmesini seversin sanmıştım. | Open Subtitles | أعتقدت أنكِ تحبين مرزبانية. مرزبانية: حلوى لوز وسكر |
Bay Loze'nin limuzin şirketini sessizce yoldan çekmek için ciddi miktarda paralar harcadım. | Open Subtitles | لقد أنفقت الكثير من النقود للتأكد من أن لموزين السيد (لوز) تصل بهدوء |
Bademli çikolatamı asla böyle bir bilgiye değişmem. | Open Subtitles | الشوكولا التي يستحيل ان أبادلها لأجل تلك المعلومة يوجد لوز بداخلها |
Ve George Luz hiç vurulmadı. Sen şanslı bir piçsin. | Open Subtitles | اما "جورج لوز" هذا لم يصاب ابدا انك وغد محظوظ |
Ağlama Loz. | Open Subtitles | . " لاتبك يا " لوز |
- Badem, ayva macunu, kuru kayısı, incir marmeladı ve... | Open Subtitles | لوز مراكانو , معجون السفرجل مشمش مجفف , مربى التين و عنب , يم |
Şehre son geldiğimde çölde doğru düzgün Badem bulamadığını söylemiştin, ben de düşündüm ki... | Open Subtitles | قلت أنك لم تستطع إيجاد لوز جيد في الصحراء، لذا فكرت... |
Evet ama daha önce ikinci düğünümde Badem jölesi vardı aslında hem ikinci hem de dördüncü de vardı o yüzden belki bu sefer farklı bir şey deneme zamanı gelmiştir. | Open Subtitles | نعم لكن كان لي حلوى لوز وسكر في زواجي الثاني حسنا زواجي الثاني وزواجي الرابع لذلك ربما يكون حان الوقت لتجربة شيء مختلف قليلا |
Badem oldugunu biliyorsun, degil mi? | Open Subtitles | تعلم أن هذه حبة لوز اليس كذلك ؟ |
Badem büyüklüğündeydi. | Open Subtitles | هو كَانَ حجمَ a لوز مُتَبَيّض. |
Ve size Badem yağlı kurabiye getirdim. | Open Subtitles | وجلبت لك كعكة زبدة لوز |
- Badem yağlı kurabiye. Bunlar en sevdiklerim. | Open Subtitles | كعك زبدة لوز هذا ما أفضله |
- Badem kokuyor. Buradan çıkmalıyız. | Open Subtitles | إنه لوز علينا ان نخرج من هنا |
Belki yer fıstığı, Badem... İzninizle. | Open Subtitles | الفستق، لوز أعذرْني. |
Ajans, Thomaz Loze adındaki beyefendi için yolculuk planı yaptı. | Open Subtitles | وكالة سفر حجزت رحلة لسيد بإسم (توماس لوز) |
Şehre çok büyük bir müşterimiz geliyor Thomas Loze. | Open Subtitles | لدينا عميل مهم يدعى (توماس لوز) قادم للمدينة |
Üç saat önce Caffrey seçkin seyahat ajansına girip Thomas Loze'nin yolculuk planını istiyor. | Open Subtitles | منذُ ثلاث ساعات ذهب (كافري) إلى مكتب سفريات "رحلات النخبة" وقام بالسؤال عن خط سير (توماس لوز) |
Frambuazlı cheesecake, çilek dağı, kenarları Bademli kek ve acıbadem kurabiyesi alabilir miyim? | Open Subtitles | أيمكنني الحصول على قطعة حلوى بطعم التوت وبنكهة الفراولة وقطعة حلوى على جوانبها لوز |
EV: Bademli siyah çikolata | TED | صوت الكتروني: شوكولاتة داكنة مع لوز. |
Adı, Luz ve bana yerlilerin siktiği balık hakkında bir öykü anlatıp, minik bir öpücük verdi. | Open Subtitles | اسمها لوز وهي قالت لي قصّة حول سمكه يمارس المواطنون معها الجنس , ثم قبلتني |
Loz ! | Open Subtitles | (لوز) |
Kaju fıstığı, parfüm kokusu, köpek kılı. | Open Subtitles | لوز, نعناع, شعر الكلب. |
Misafirler kayıt yaptırdılar, sepetler verildi... 200,000 ton Jordan bademi getirildi. | Open Subtitles | .الضيوف قادمون .... والسلال المقدمة و 200 ألف طن من لوز الأردن قد أستلمت |