On iki yaşındayken, anneme yemeğe okuldan bir arkadaşımı getirebilir miyim diye sordum. | Open Subtitles | عندما كنت في الـ12، سألت أمي إن كان بوسعي إحضار شخص من المدرسة ليأكل معنا |
O çocuk başka bir yere yemeğe, içmeye, kumara gitmedi değil mi? | Open Subtitles | ذلك الفتى لن يذهب إلى مكان آخر ليأكل ويشرب ويلعب صحيح؟ |
Saate sekizde yemek yesin diye dışarı çıkardım. | Open Subtitles | ثم وفي الساعة الثامنة تقريبًا سمحت له بالخروج وقدمت له طعامًا ليأكل |
Şehirde onun restoranlarında yemek yemesi için üstüne para vermeyecek yer tanımıyorum. | Open Subtitles | ما من مطعم في البلدة لن يدفع من أجل أن يستقبل ذلك الرجل ليأكل عنده هل أنا محق؟ |
Son sırayı ise, acıkan ve yemek yemek için duran ve karşıya geçmeden önce biraz uyuyan domuz aldı. | TED | المركز الأخير كان من نصيب الخنزير، الذي أحس بالجوع فتوقف ليأكل ويغفو قبل أن يتهادى أخيرا صوب خط النهاية. |
Rhys, onun şişkin karnı ile insanların arasından yürümesini affedebilir ama doğurduğu keskin dişli bir yaratığın ailesinin yarısını yemesini affetmez. | Open Subtitles | ... قد يسامحها ريس على الحمل لكن ليس على وضع وحش بأسنان حادة ليأكل نصف أسرته |
İşe gitti, öğlene kadar ofiste durdu ve tek başına yemeğe geldi buraya. | Open Subtitles | ذهب للعمل وقضى الصباح في المكتب ثم جاء هنا ليأكل وحيداً |
Bugün çok şanslısınız çünkü çoook zengin biri restoranınıza yemek yemeğe geldi! | Open Subtitles | إنّكم محظوظون جدًّا اليوم؛ لأنّ شخصًا ثريًّا أتى ليأكل الطّعام في مؤسّستكم! |
Ondan sonra da kartalı yemeğe çağırmayı denedik. | Open Subtitles | بعد تجربة هذا جرّبنا مناداة النسر ليأكل. |
Tamam. Allah aşkına herkes yesin. Açlıktan paranoyak davranmaya başladık. | Open Subtitles | تباً , ليأكل الجميع سنُصبح قلقين بهذا الجوع |
ve Doaa adamların şöyle bağırdığını duydu, "Balıklar sizi diri diri yesin de görün!" | TED | وسمعت كيف صاحوا بصوت عال " ليأكل السمك لحومكم" |
- Bırakın Çocuklar'ı yesin. Bırakın da tüm sikilmiş dünyayı yesin. | Open Subtitles | ليأكل الفتيان، ليأكل العالم بأسره |
Ve her gece köpekbalığı acıktığında Nina, yemesi için bir kolunu daha vermiş. | Open Subtitles | وكل ليلة كان القرش يجوع، وكانت (نينا) تعطيه ذراعاً أخرى من أذرعتها ليأكل |
Yavaşlıyor. Canlı bir şey yemesi lazım. | Open Subtitles | إنّه يعاني ، إنه يحتاج ليأكل شيئا حيّا |
Baobab filizlerini yemesi için bir koyuna ihtiyacı varmış. | Open Subtitles | احتاج لخروف ليأكل براعم "البأبوب". |
Bu adam bu restoranda yemek yemek için aylardır bekliyor! | Open Subtitles | هذا الرجل كان ينتظر ليأكل في هذا المطعم منذ شهور |
Dervişin bu gece yemek yemek için bu paraya ihtiyacı var. | Open Subtitles | المال لشراء سمكة زينة الدراويش يحتاج ليأكل الأرز الليلة |
Pudingi yemek için kullandığı şey oydu, hatırladın mı? Evet! | Open Subtitles | كان ذلك ما استخدمه راج ليأكل البودينغ, أتذكر؟ |
Ya da orada hiçbir şey yapmadan oturup David'in dirilip yüzünü yemesini beklersin. | Open Subtitles | الآن بوسعك الجلوس هنا مكتوفة اليدين منتظرة تحوُّل (ديفيد) ليأكل وجهك. |
Ya da orada hiçbir şey yapmadan oturup David'in dirilip yüzünü yemesini beklersin. | Open Subtitles | الآن بوسعك الجلوس هنا مكتوفة اليدين منتظرة تحوُّل (ديفيد) ليأكل وجهك. |