Madam, sizi zinadan dolayı suçlu bulmaktan başka seçeneğim yok. | Open Subtitles | سيدتي , ليس أمامي خيار سوى توجيه تهمة الزنى لكِ |
Karate saldırı için kullanılmamalı, ama başka seçeneğim yok. | Open Subtitles | الكارتيه ليس للأستخدام العدواني ولكني ليس أمامي خيار آخر |
İşlerin nasıl ters gidebileceğinin farkındayım ama başka seçeneğim yok. | Open Subtitles | أدرك مدى سوء ذلك الأمر ، ولكن ليس أمامي خيار آخر |
Sonrasında ise meyhaneni kapatıp seni hapse tıkmaktan başka çarem yok. | Open Subtitles | وبعدهما ليس أمامي خيار سوى تهديم حانتك وزجّك في سجن المدينين |
Bu yüzden onu Bangor Seapark Islahevi'ne göndermekten başka bir çarem yok. | Open Subtitles | لذا أشعر أنه ليس أمامي خيار سوى إبقاءها في مركز رعاية الأحداث في "بانغور". |
Başka şansım yok. Bunu seni beklerken yapmış olmalıydım. | Open Subtitles | ليس أمامي خيار آخر، كان يجب أن أنهي هذا بينما كنت أنتظرك |
Bir daha kokpite girmeyeceğim anlamına gelmez. Tek seçenek yok. | Open Subtitles | هذا لا يعني أنّي لن أستطيع التحليق مجدداً ليس أمامي خيار |
Peki, Bart. Başka seçeneğim kalmadı. Öldürmek zorundayım seni! | Open Subtitles | حسناً يا (بار) ، أعتقد أن ليس أمامي خيار آخر عليّأنأقوم.. |
O kıza zarar vermek istemiyorum ama sen ve şu izci şeref rozetin beni buna zorladınız ve artık başka seçeneğim yok. | Open Subtitles | لا أود إيذاء تلك الفتاة ، لكنك ومُطاردتك لفتى كشافة آخر يرتدي شارة شرفية أجبرتني على فعل شيء ما والآن ليس أمامي خيار |
Yüzleşmemiz lazım. Başka seçeneğim yok, gitmeliyim. | Open Subtitles | دعنا نواجه الأمر، ليس أمامي خيار أخر |
Hayır, dur! Size dışarı kadar eşlik etmekten başka seçeneğim yok. | Open Subtitles | ليس أمامي خيار إلا أن أرافقك الى الخارج |
- ...ama seçeneğim yok. | Open Subtitles | لكن ليس أمامي خيار إنه رئيسي |
Başka bir seçeneğim yok, öyle değil mi? | Open Subtitles | ليس أمامي خيار آخر , صحيح؟ |
O halde seni kovmaktan başka seçeneğim yok. | Open Subtitles | إذاً, ليس أمامي خيار سوى فصلك |
O halde seni kovmaktan başka seçeneğim yok. | Open Subtitles | إذاً، ليس أمامي خيار سوى فصلك |
Bu yüzden onu Bangor Seapark Islahevi'ne göndermekten başka bir çarem yok. | Open Subtitles | أشعر أنه ليس أمامي خيار سوى إبقاءها في مركز رعاية الأحداث في "بانغور". |
Ayrıca maaş kesintilerine göre, Edna geri dönene kadar, iki tane olan dördüncü sınıfları birleştirmekten başka çarem yok. | Open Subtitles | ومن أجل توفير النفقات حتى عودة (إدنا) ليس أمامي خيار سوا دمج هذا الفصل مع فصل آخر |
Yine bildi. Başka çarem yok. | Open Subtitles | ،أصبتَ ثانيةً" "ليس أمامي خيار إذًا |
Bu şartlar altında Başka şansım yok gibi görünüyor. | Open Subtitles | حسنُ, ليس أمامي خيار أخر في ظل الظروف الحاليه |
Kanuna uymaktan Başka şansım yok. | Open Subtitles | ليس أمامي خيار إلا اتباع القانون |
Sanırım başka seçenek yok. | Open Subtitles | ليس أمامي خيار آخر إذن |
Başka seçeneğim kalmadı. | Open Subtitles | ليس أمامي خيار آخر |