Zor bir geceydi ve şimdi sabrımı denemenin zamanı değil. | Open Subtitles | وكان ليل طويل والآن ليس الوقت المناسب لاختبار صبر بلدي. |
derdi. Bizler ve bizim dışımızdakiler için merhamet gösterme zamanı değil. | TED | أنه ليس الوقت المناسب لنا لنري الآخرين الرأفة والرحمة. |
Bu yüzden şimdi usule göre hareket etme zamanı değil. | Open Subtitles | لهذا، الآن ليس الوقت المناسب لعمل تلك الأمور بالترتيب |
Belki bugün sırası değil ama kızım öldürken sen de oradaymışsın. | Open Subtitles | ربما اليوم ليس الوقت المناسب لكنّكِ كنت هناك عندما ماتت ابنتي |
Beni zorlama Bob. Hiç sırası değil. | Open Subtitles | لا تستفزنى يا بوب، ان هذا ليس الوقت المناسب. |
Demek istediğim, çok nazik bir davranış, Gary ama doğru zaman değil. | Open Subtitles | ما أقصده ، هذا لطف منك غاري و لكنه ليس الوقت المناسب |
Duygular için iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | إنه ليس الوقت المناسب للمشاعر و الاحاسيس |
Sosyal çevremi gözden geçirmek için hiç uygun bir zaman değil. | Open Subtitles | هذا ليس الوقت المناسب بالنسبة لي لمراجعة التقويم الاجتماعي الخاص بي. |
Bu masum numaralarının hiç zamanı değil! İkimiz de idam sehpasına çok yakınız! | Open Subtitles | هذا ليس الوقت المناسب لألاعيبك الطفولية, نحن الأثنين مهددين بالأعدام, |
Ama şu anda bunu tartışmanın zamanı değil. | Open Subtitles | قد يكون هذا صحيح، لكنه ليس الوقت المناسب لنُناقش هذا. |
Şimdi burasının eyalet polisleriyle dolup taşmasının zamanı değil. | Open Subtitles | انه ليس الوقت المناسب للحصول على المكان الشرطة الدولية قادمة. |
Utanma zamanı değil hanımlar. Dediğimi yapın. | Open Subtitles | إنه ليس الوقت المناسب لتخجلوا يا سيداتى أفعل كما أقول |
Her neyse, daha sonra yapmalısın. Şimdi zamanı değil. | Open Subtitles | مهما كان ، يمكنك الاتفاق معها في وقت لاحق ، فهذا ليس الوقت المناسب |
-Eminim ona söyletmek istediğiniz şeyleri... -Albay, şimdi zamanı değil. | Open Subtitles | أنا متأكد أنها قادرة على قول كولونيل هذا ليس الوقت المناسب |
Bu konuyu tartışmanın hiç sırası değil. | Open Subtitles | للأسف هذا ليس الوقت المناسب لنناقش هذا الموضوع القديم |
- Kendinizi kaybetmenin sırası değil. | Open Subtitles | هذا ليس الوقت المناسب لفقد أتزانك 0 أنت علي حق 0 |
Anne, tedbirli olmanın sırası değil zarları atalım hadi! | Open Subtitles | أمي، هذا ليس الوقت المناسب للتحفّظ، دعينا نجرّب حظوظنا. |
Şimdi sendeki değişikliği düşünmenin sırası değil Kevin. | Open Subtitles | الآن ليس الوقت المناسب لتبدأ في عد بقية حسابك، هيا |
doğru zaman değil, doğru zamanın dörtte biri bile değil! | Open Subtitles | ليس الوقت المناسب ليس حتى ربع الوقت المناسب |
Böyle bir sandalım olmasını çok isterdim fakat bunun için doğru zaman değil. | Open Subtitles | أود أن أشتري قارب مثل هذا لكن الان ليس الوقت المناسب |
Baban işinden dolayı çok üzgün, Soru sormak için iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | والدك غاضب بسبب عمله وهذا ليس الوقت المناسب لمناقشته |
Beni arıyorsan şimdi pek uygun bir zaman değil. | Open Subtitles | لأنكِ لو كنتِ تبحثين عني فهذا ليس الوقت المناسب |
Sana bunu söylemenin vakti değil, biliyorum ama şu ana kadar işemem gerekmiyordu, Kevin. | Open Subtitles | كيفن, أنا أعرف أن هذا ليس الوقت المناسب لخبارك بهذا ولكنى لم أتبول حتى الآن |
Ayrıca yanıma taşınmayı istemen için doğru bir zaman değil. | Open Subtitles | والآن ليس الوقت المناسب لتطلب مني السماح لك بالعيش معي |
Bu soru için en uygun zaman değil, biliyorum. | Open Subtitles | أعلم ، هذا ليس الوقت المناسب لأطرح السؤال |