Dinle, bu benimle veya seninle ilgili değil. Sadece çocukların mutlu olmasını istiyorum. | Open Subtitles | انظري ، هذا ليس بشأني وشأنك أنا فقط أريد أن يكون أطفالنا سعداء |
Tüm söyleyebileceğim, bu sadece senin ve benimle ilgili değil veya şu ikimizin resmiyle. | Open Subtitles | الأمر ليس بشأني أو بشأنكِ أو بشأن الصورة التي نحن فيها معاً |
Bir özveriliye, böbreğini bağışlamasının neden mantıklı geldiğini sorduğumda; "Çünkü bu benimle ilgili değil." | TED | عندما سألت إحدى الإيثاريين لماذا يحملُ تبرعها بكليتها معنىً لها. قالت، "لأن الأمر ليس بشأني أنا." |
Bugün benim için çok özel bir gün. Sadece benim için değil. | Open Subtitles | اليوم يوم مميز جداً بالنسبة لي , وأنه حقاً ليس بشأني |
Bu benimle alakalı değil, bu hepimizle alakalı. | Open Subtitles | هذا ليس بشأني انه بشأننا جميعا |
Benimle bir ilgisi yok, dostum. Daha az umurumda olamazdı. | Open Subtitles | هذا ليس بشأني يا صاح أنا لا أهتم |
Başkaldırmayı idare edebilirim ama bu, bu benim hakkımda değil. | Open Subtitles | يمكنني التعامل مع العصيان لكن هذا ليس بشأني |
Konu ben değilim, bu bir oyun değil Stef. | Open Subtitles | هذا ليس بشأني, وهذه ليست لعبة, (ستيف). |
Çok erken. Bunun benimle alakası yok, tamam mı? | Open Subtitles | اسمع، هذا ليس بشأني |
Bu benimle ilgili değil sen ve senin yaptıklarınla ilgili. | Open Subtitles | هذا ليس بشأني هذا بشأنك و بشأن ما فعلته |
- Anlamadınız. Benimle ilgili değil. | Open Subtitles | لا، أنتَ لا تفهم هذا ليس بشأني |
Anlamıyorsun. Benimle ilgili değil, Başkan'la ilgili. | Open Subtitles | أنت لا تفهم، هذا المسألة ليس بشأني أنا |
Bu Cole ve benimle ilgili değil. | Open Subtitles | إنَّ هذا ليس بشأني أنا و، كول |
Lütfen, bu benimle ilgili değil. | Open Subtitles | بحقك، هذا ليس بشأني. |
Hayır Cat, bu benimle ya da seninle ilgili değil. | Open Subtitles | كلا يا (كات)، هذا ليس بشأني أو حتى عنك فكري بشأن ابنك |
Bu benimle ilgili değil. | Open Subtitles | .إنّه ليس بشأني |
Ve bu benimle ilgili değil. | Open Subtitles | ولكن هذا ليس بشأني ؟ |
- Mike, elimde olsa söylerdim. Bu sadece benimle ilgili değil. | Open Subtitles | (مايك), اريد ذلك لكني لا أستطيع الامر ليس بشأني |
Kendim için değil, Chase için yapıyorum. | Open Subtitles | هذا ليس بشأني انه من اجل تشايس |
Hayır, Benim için değil. Devo için endişeleniyorum. | Open Subtitles | ليس بشأني ، انا قلق على ديفو |
Ancak bu benimle alakalı değil, yarakkafalı. | Open Subtitles | ولكن هذا ليس بشأني أيها الوغد |
- Ölecek. - Bu sadece benimle alakalı değil, Nizar. | Open Subtitles | -هذا ليس بشأني يا "نيزار ". |
Efendim, bunun benimle bir ilgisi yok. | Open Subtitles | ياسيدي،الأمر ليس بشأني |
Benim hakkımda değil. | Open Subtitles | نعم ليس بشأني فحسب |
Konu ben değilim ki. | Open Subtitles | إنه ليس بشأني |
Bunun benimle alakası yok. | Open Subtitles | لكن هذا ليس بشأني |