Aslında bu yeni bir haber değil. İçersen sarhoş olursun. | Open Subtitles | هذا ليس خبراً عاجلاً، حين يشرب المرء، فهو يثمل. |
Telefonda verilecek bir haber değil bu, yüz yüze verilecek bir haber. | Open Subtitles | هذا ليس خبراً يمكنني قوله عبر الهاتف هذا خبر يجب أن أقوله وجهاً لوجه |
Bu tam olarak iyi bir haber değil. | Open Subtitles | هذا ليس خبراً سعيداً |
İyi bir haber değil mi? | Open Subtitles | ليس خبراً سعيداً؟ |
Daha önce söylemem gerekirdi biliyorum, ama o kadar kolay bir şey değil bu. | Open Subtitles | وجب أن أخبرك سابقاً ولكنه ليس خبراً ساراً |
Daha önce söylemem gerekirdi biliyorum, ama o kadar kolay bir şey değil bu. | Open Subtitles | وجب أن أخبرك سابقاً ولكنه ليس خبراً ساراً |
Bu haber değil. | Open Subtitles | بيكي جوتيريز - هذا ليس خبراً - |
Clark, sen başka bir gezegendensin. Bu yeni bir haber değil. | Open Subtitles | (كلارك)، أنت من كوكب آخر، هذا ليس خبراً عاجلاً |
Ayrıca Parker geri döndü. Bu tam olarak iyi bir haber değil. | Open Subtitles | ولكن مرحىً، لقد عادت (باركر) هذا ليس خبراً جيّداً تماماً |
Yeni bir haber değil. | Open Subtitles | ليس خبراً جديداً بالنسبة لي |