Ama mavi yeterli değil. Mavi sadece bir parça. | Open Subtitles | ولكن من الواضح ان الازرق ليس كافي, إنه مجرد جزء |
Londra'dan birini gönderiyorlar. Ama bu yeterli değil. | Open Subtitles | سيرسلون أحداً ما من لندن و لكن هذا ليس كافي |
Kennelly"yi geçip sonraki tura atlamak için yeterli değil. | Open Subtitles | لكن ليس كافي لإجتياز كينيلي وتحرّيكها إلى الجولة القادمة |
Bu indüktörü tamir etmeme yetmez. Yedek güç gerek. | Open Subtitles | هذا ليس كافي لأقوم بتصليح المحول أحتاج إلى بديل |
Kırmızı kazaklı uçan bir köpek yeterli olmaz. | Open Subtitles | انت على حق , كلب طائر ببلوزة حمراء ليس كافي |
Hayır, bu kadarı yeterli değil. Senden baş belası kankam olarak elimi sıkmanı ve çabalayacağına yemin etmeni istiyorum. | Open Subtitles | لا ، هذا ليس كافي ، أريدك أن تصافح يدي كصديقان صانعا مقالب وتحلف أن تفعل مابوسعك |
Ne yazıkki elimizdeki tek şey onu öldürmediğini söylediğin, ve bu da yeterli değil. | Open Subtitles | على أي حال ، كل ما نملك كلمتك بأنك لم تقتلي كال وهذا ليس كافي |
Ancak insanların sadece problemleri görmesini sağlamak yeterli değil. | Open Subtitles | على الرغم أن هذا ليس كافي لجعل الناس ترى المشكلة |
Sadece tek bir kelime söyledi kadın sesi olduğunu duymam için yeterli ama başka bir şey için yeterli değil. | Open Subtitles | ولقد قالت كلمة واحدة فقط كافية ليّ أن أسمع صوت إمرآة لكن ليس كافي لأيّ شئ آخر |
bilirsin, aşk daima... bu herzaman yeterli değil. | Open Subtitles | كماتعلم،فالحبليس دائماً... فذلك ليس كافي دائماً. |
Ama bu, tim ayarlamak için yeterli değil. | Open Subtitles | لكن هذا ليس كافي للسماح . بتدّخل القوات |
O hapse gidiyor. - Ve orada çürüyecek. - Bu yeterli değil! | Open Subtitles | سيذهب للسجن وسيتعفن هناك ذلك ليس كافي |
Bakın, Glee kulübünü ben de en az sizin kadar istiyorum ama bu yeterli değil. | Open Subtitles | أنظروا، أريد عودة نادي الغناء بقدر ما تريدون أنتم يا رفاق، لكن... هذا ليس كافي. |
Demek istediğim, bu kesin bir tanıma için yeterli değil. | Open Subtitles | أعني، هذا ليس كافي لتوافق دقيق |
Fakat bu bile pes etmem için yeterli değil. | Open Subtitles | لكن هذا ليس كافي ليجعلني أتراجع |
sadece Adımları yapmak yeterli değil. | Open Subtitles | إن هذا ليس كافي للقيام بالخطوات |
yeterli değil. Sana bir şey söyleyebilir miyim? | Open Subtitles | هذا ليس كافي ، هل يُمكنني إخبارك بشيء ؟ |
Bu tutuklama yapmaya yetmez. Satış veya takasa dair bir kanıt yok ortada. | Open Subtitles | هذا ليس كافي للقبض عليه لا وجود لدليل على البيع أو الاستبدال |
Bence gayet güzel. Hayır! "Gayet güzel" Paula Drake'i yenmek için yetmez. | Open Subtitles | حسناً, اظن اننا نبدو رائعين "لا, "رائعين" ليس كافي لكي نهزم "بولا دارك |
Bu bize yetmez. | Open Subtitles | إنهن من أجل الولادة هذا ليس كافي لنا |
Bir tanesi çok fazladır, bin tanesiyse asla yeterli olmaz. | Open Subtitles | كما تعلموا، واحد أخر كثير و ألف ليس كافي |