Senden bir adım önde olan birine süpriz yapmak hiç kolay değil. | Open Subtitles | ليس من السهل مفاجأة شخص ، هو دائمة قبلك بخطوة واحدة |
Seyircilerin dikkatini çekmek bu günlerde hiç kolay değil. | Open Subtitles | ليس من السهل جذب أنتباه الجمهور في هذه الأيام |
Her şeyden önce, yedi tane güvenilir samuray bulmak o kadar kolay değil. | Open Subtitles | في المقام الأول ليس من السهل أيجاد سبعة من الساموراي الممكن الأعتماد عليهم |
Rahip olmak her zaman kolay bir şey değil. Anlıyorum. | Open Subtitles | ليس من السهل أن تكون قسيساً طوال الوقت، أنا أتفهم هذا |
aslında, çok zor durumlarda senle beraber uyuştururucu dagıttık aksi takdirde sen kesinlikle hapiste yatmazdın ama yeterince para.. | Open Subtitles | ليس من السهل سحب حبال كهذه وتستخدمهم فى إسقاط المسئوليـة من حسن الحظ أن شقيقك يعرف أين يُبَّذِّر ثروتــه |
Gördün mü? Tekrar ringe çıkmak o kadar da kolay değil. | Open Subtitles | أترين ، ليس من السهل أن تعود العلاقات لما كانت عليها |
Bakın, bunu söylemenin kolay bir yolu yok ama bir kenara birazcık para koymuştum, kendime harcamak için. | Open Subtitles | ليس من السهل قول ذلك لكنني أبقيت القليل لأنفقه |
Yine de başka bir dairedeki sesin sahibini belirlemek zordur. | Open Subtitles | إنها شقة أخرى. ليس من السهل تمييز الصراخ. |
Geride kalanlar için hayat kolay olmuyor. | Open Subtitles | الحياة تكون قاسية أحياناً ليس من السهل أنّ تُترك وحيداً |
Bir dakika önce âşık olduğun insanın katil olduğunu öğrenmeyi kaldırmak öyle kolay değil. | Open Subtitles | ليس من السهل ان تكون مُحبّا فى لحظة ثم تكتشف ان محبوبك قاتل فى اللحظة التالية |
- Evet. Maalesef annemi ikna etmek kolay değil. Ama bir şeyler düşünürüm. | Open Subtitles | للأسف أمي ليس من السهل إقناعها، ولكني سأجد حلاً. |
Alışverişe bu şekilde gitmek hiç de ... kolay değil benim için. | Open Subtitles | إنه ليس من السهل على أن أذهب للتسوق في هذه الملابس وحدي |
Gelgelelim kendini zorlamak her zaman o kadar kolay değildir, ve anneler bu yüzden icat edilmiştir. | TED | ليس من السهل ان تضغط على نفسك و لذلك وجدت الامهات. |
Ben sadece... o adama bakmak hiç kolay değil. | Open Subtitles | ليس من السهل الإعتناء بذالك الرجل يصرخ .. |
Bir donanma askeriyle evli kalmak hiç kolay değil. | Open Subtitles | ليس من السهل أن تكونين متزوجةً من جنّدي بالبحريّة |
Kendi firmanı kurmak gerçek hiç kolay değil. | Open Subtitles | اتضح أنه ليس من السهل جدا أن تبدأ شركتِكَ الخاصةِ |
Ve bu güce sahip olmak sandığın kadar kolay değil. | Open Subtitles | وفي هذا العالم ليس من السهل العثور على شخص مثله |
Sayın Yargıç, bana anne ve babalık yapmak o kadar kolay bir şey değil. Okulda hep sorun çıkartıyorum ve kanunla başımı derde sokuyorum. | Open Subtitles | ،حضرتك، إنّه ليس من السهل وجود الوالدين أنا دائماً ما أُخفق في المدرسة |
Hayat aşıkken çok zor, genç arkadaşım. Neden benimle Andalusia'ya gelmiyorsunuz, Bay Melies? | Open Subtitles | وتحتم علي أن أصلح الرفوف ليس من السهل أن تقع في الحب ياصديقي. |
Ama oyun yazarı olarak hayat kazanmak da kolay değil tabii. Zengin bir bankerin desteği olmadan yaşayamazdınız. | Open Subtitles | ليس من السهل كسب العيش ككاتب مسرحى بدون مساعدة مالية بنكية. |
Bak, bunu söylemenin kolay bir yolu yok ama başka birine aşığım ve buraya boşanmak istediğimi söylemeye geldim. | Open Subtitles | حسناً , إننى اعرف بأنه ليس من السهل أن أقول هذا ... إننى أحب واحده أخرى . وأنا هنا أطلب بالطلاق |
Bir doktora o tür bir işi yaptırmak da pek kolay olmaz zaten. | Open Subtitles | حسناً ، إنه ليس من السهل إيجاد طبيب يقوم بهذا النوع من العمل |
Kahramanını, kenarda otururken izlemek pek de kolay olmasa gerek. | Open Subtitles | ليس من السهل أن يرانى و أنا على مقعد البدلاء |
- Kaybetmesi zor biri, değil mi? | Open Subtitles | انه ليس من السهل التخلص منها . اليس كذلك؟ |