Bu kötü, ama bahsettiğim şey bu değil. | Open Subtitles | لا ، هذا يحزنني ولكن ليس هذا ما أتحدث عنه |
Biliyorum ama sorduğum şey bu değil. | Open Subtitles | أستطيع رؤية هذا لكن ليس هذا ما سألتك إياه |
(Kahkalar) Tahmin edeceğiniz gibi tabii ki dehşete düştük ve Aman allahım, hayır, hayır, anlatmaya çalıştığımız şey bu değildi dedik. | TED | حسنا، نحن بالتأكيد نشعر بالرعب، ونقول يا إلهي، لا، لا، لا، ليس هذا ما نعنيه على الإطلاق |
Ama demek istediğim bu değil Rudy sen önemli birisin. | Open Subtitles | لكن ليس هذا ما أقول أنت شخص مهم بالنسبة لرودي |
Bu tam olarak Öyle bir şey değil. | Open Subtitles | ليس هذا ما مطابقاً هذا ما يفعله. الى جانب ذلك، لا أعتقد |
Şu an için yanlış kelime. Söylemek istediğim o değil. | Open Subtitles | انها غير نافعة الآن ليس هذا ما أقصده |
Bugün halletmek istediğim şey o değil. | Open Subtitles | ليس هذا ما أريد التعامل معه هذا اليوم |
- Bunun için fazla tatlısın. - Demek istediğim o değildi. | Open Subtitles | انت الطف من ان تكون كذلك ليس هذا ما قلته |
Senin için istediğim şey bu değil. Lütfen bunu önce düşün. | Open Subtitles | ليس هذا ما أريده لك، لذا أرجوك فكري في الأمر. |
Söylemek istediğin şey bu değil, seni korkak! | Open Subtitles | ـ ليس هذا ما تريد قوله يا جبان |
Kastettiğim şey bu değil embesil herif. | Open Subtitles | ليس هذا ما أعنيه، أيها المعتوه |
Ama teyzenin anneme söylediği şey bu değil. | Open Subtitles | ولكن ليس هذا ما قالته خالتكِ لوالدتي. |
Bu inanılmaz bir şey ve Pazartesi günü buldukları bu değildi; Pazartesi daha ilgincini buldular. | TED | هذا مذهل، لكن ليس هذا ما تم اكتشافه يوم الإثنين؛ ما اكتشفوه يوم الإثنين كان أكثر روعة. |
Tabii ki kast ettiğim bu değildi. | Open Subtitles | ليس هذا ما أنا يعني القول، بطبيعة الحال. |
-İstediğim bu değildi. -Ama yaptığın bu oldu. | Open Subtitles | ـ ليس هذا ما حاولت القيام به ـ ولكن هذا مافعلته |
İkisi de Üstçavuş Roe'ya ait ama sana göstermek istediğim bu değil. | Open Subtitles | كلتاهما ينتميان للملازم رو ولكن ليس هذا ما أردت أن أريك إياه |
Ama demek istediğim bu değil. | Open Subtitles | ولكن , ليس هذا ما اقول اقصد , لايمكننى ذلك |
- Seninle yatacağımı sanıyorsun. - Hiç de Öyle bir şey demedim. | Open Subtitles | ـ تظن أنني سأذهب معك ـ ليس هذا ما قصدته إطلاقاً |
Ne düşündüğünü biliyorum ama Öyle bir şey değil. | Open Subtitles | أنا أعرف فيما تفكر، وهذا ليس هذا ما يبدو علية الامر |
Senin buna benden daha çok ihtiyacın var. Hayır, hayır, Ty, hayır, benim demek istediğim o değil... | Open Subtitles | لا ، لا ،لا ، ليس هذا ما أتحدث عنه |
Bunu mu söylemek istiyorsun yoksa? Hayır, Hayır, Hayır, söylemek istediğim şey o değil. | Open Subtitles | ــ لا لا لا ، ليس هذا ما أقوله ــ أجل |
Harika, sana bir atkı örerim. Hayır, demek istediğim o değildi. | Open Subtitles | عظيم، أظنّني سأجلب لكِ وشاحاً - لا، ليس هذا ما عنيتُه - |
- Öyle demek istemedim dede. | Open Subtitles | هل أنا جدُّك؟ ليس هذا ما قصدته أيها الجد.. |
Aslında öyle değil. | Open Subtitles | في الحقيقة، ليس هذا ما يبدو عليه الأمر. |
- Babam Böyle olsun istemişti. | Open Subtitles | هذا ما أراده والدنا - ليس هذا ما أردته - |