-Terörist saldırısı falan yok. | Open Subtitles | .وتستطيع شراء ذلك من أيّ مكان ليس هناك أي هجوم إرهابي |
Hastane falan yok, dostum. Lanet korkak bir tavuk olmaktan vazgeç. | Open Subtitles | ليس هناك أي مستشفى لعينة توقف عن التصرف كشخص جبان |
O telefonda ne gördüğüne dair mantıklı bir açıklama kesinlikle yoktu. | Open Subtitles | ليس هناك أي تفسير عقلاني من أجل ما شاهدتهُ فى الهاتف |
Nokta. Ve limitsiz olmamanın da bir yolu yoktur. | TED | نقطة. وكذلك فانه ليس هناك أي طريقة لتصبح غير محدود. |
Kardeşlik örgütüne ne olduğu hakkında tek bir ipucu bile yok. | Open Subtitles | يبدو أن ليس هناك أي دليل على ما حدث لتنظيم الاخوة |
Burada onun psikopat olduğunu veya kızı olduğunu gösteren bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك أي شيئ هنا يدل على نفسٍ مريضة أو اختطاف إبنة. |
Saklayabileceğim başka bir yer yok mu? | Open Subtitles | ليس هناك أي مكان آخر أنا هل يمكن أن يضمنه؟ |
Ekip falan yok ortada. Tek bir adamdı ve şu anda tam karşında duruyor. | Open Subtitles | ليس هناك أي فريق ، لقد كان رجلاً واحداً فقط، وهو يقف أمامك |
Bir polise silah doğrulttun, anlaşma falan yok. | Open Subtitles | لقد سحبت سلاح على شرطي, ليس هناك أي اتفاق. |
Daha yukarıda artık elbise falan yok. | Open Subtitles | -أواثق؟ لأن هذا هو الطابق الاخير، ليس هناك أي ملابس فوق هذا الطابق |
- Helikopter falan yok. - Halüsinasyonun peşinden gidiyorsundur. | Open Subtitles | ليس هناك أي هليكوتبر - أنت كنت تطارد هلوسة - |
Yönetim kurulu toplantısı falan yok Trace. | Open Subtitles | ليس هناك أي اجتماع مجلس إدارة، تريس |
Brendan ölmüş olduğu için akciğerlerinde bir şey yoktu, ama sol burun deliğinin üzerinde kalıntılarını bulduk. | Open Subtitles | ولكن بريندان كانت ميتاً بالفعل لذلك ليس هناك أي في رئتيه، لكننا لم نجد آثار ذلك على قمة الخارجية لفتحة الأنف اليسرى. |
Belki günah diye bir şey veya erdem diye bir şey yoktur. | Open Subtitles | إذن .. ربما ليس هناك أي خطيئة وليس هناك أي فضيلة |
Her yeri taradık, Albay. Tek bir iz bile yok. | Open Subtitles | لقد قمت بتمشيط المكان بأكمله يا حضرة العقيد ليس هناك أي أثر |
- Yakışıksız hareketler. - Yakışıksız mı? Ortada böyle bir şey yok! | Open Subtitles | أكان شيئ معيبا أو غير ذلك ـ ليس هناك أي شيئ معيب |
İnan bana, kaçabileceğin bir yer yok. | Open Subtitles | ثق بي.. ليس هناك أي مكان تذهب أليه |
Yani gerçekten Ölüm Defteri'ni kullanmanın bir bedeli yok mu? | Open Subtitles | إذاً ليس هناك أي شيء ستأخذه فمقابل استخدامي مذكرة الموت؟ |
Ve haftasonu bisiklet sürmenin hiç bir eğlenceli yanı yok. | Open Subtitles | وحتما ليس هناك أي متعة في ركوب الدراجات نهاية الاسبوع |
Bu kadar insanın içinde güvenebileceğimiz hiç kimse yok mu? | Open Subtitles | ليس هناك أي واحد نحن هل بالإمكان أن يأتمن؟ |
İçeride kız filan yok. Şimdi rahatla ve neler oldu anlat. | Open Subtitles | ليس هناك أي فتاة بالداخل والآن تريث واخبرني بقصتك |
Ama araştırmalar ayrıca sizi yüzde 100 koruyacak hiçbir şeyin olmadığını gösteriyor. | TED | لكن الأبحاث تظهر كذلك أنه ليس هناك أي شيء سيحميك بنسبة 100 في المئة. |
Daha önce kliniğe geldiğine dair Herhangi bir kayıt yok. | Open Subtitles | ليس هناك أي دليل علي حضوره للعيادة من قبل |