ويكيبيديا

    "ليس هناك سبب" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • bir sebep yok
        
    • gerek yok
        
    • için bir neden yok
        
    • hiçbir neden yok
        
    • bir nedeni yok
        
    • bir sebebi yok
        
    • hiçbir sebep yok
        
    Beni affetmesi için bir sebep yok hem de hiç yok Open Subtitles ليس هناك سبب يجبرها ان تغفر لي. اي سبب على الاطلاق.
    Başkası gibi davranmak için bir sebep yok, John Sheppard. Open Subtitles ليس هناك سبب لأن نكون على خلاف يا جون شيبرد
    İkinci bir ameliyata ve tekrar anestezi verilmesine gerek yok. Open Subtitles ليس هناك سبب يجعلنا نمرره بجراحة ثانيه او تخدير ثاني
    Doktor, insanları küçük görmenize gerek yok. Open Subtitles دكتور ليس هناك سبب لإرْهاق الناسِ الصِغارِ.
    Alan, oğlunun senin hatalarından ders almaması için bir neden yok. Open Subtitles الين ، ليس هناك سبب يمنع أبنك أن يتعلم من أخطائك
    Tıpta garanti bir şey olmadığını anlamalısınız... ama bir kalp sesi işittiğimiz sürece... bu bebeğin sağlıklı olmaması için hiçbir neden yok. Open Subtitles هل تفهم ذلك, ليس هناك ضمانات بالطب لكن نستطيع أن نتأكد بمكان نبض القلب ليس هناك سبب لنتأكد أنه سيكون بصحة جيده
    Çevreye dikket etmeyi kesmenin bir nedeni yok. Open Subtitles ليس هناك سبب لوقف رعاية بشأن البيئة
    Herhangi bir konuda lafı dolandırmak için artık bir sebebi yok. Open Subtitles ليس هناك سبب للمراوغة بشأن أيّ شيء بعد الآن
    Elele verirsek, buradan 20 dakikada çıkmamamız için hiçbir sebep yok. Open Subtitles ليس هناك سبب يجعلنا غير قادرين على الوصول إلى الوطن في 20 دقيقة
    - Bunu ciddiye almak için bir sebep yok, değil mi? Open Subtitles ليس هناك سبب يدفعنا لنأخذ هذا على محمل الجدية ، صحيح؟
    Ama emin olana kadar Cate'e söylemeni gerektirecek bir sebep yok. Open Subtitles لكن ليس هناك سبب لي تقول أي شيء لكيت حتى نتأكد
    Çizgi ve grafik romanları, K-12 eğitiminden uzak tutmak için mantıklı bir sebep yok. TED ليس هناك سبب لجعل القصص والروايات المصورة خارج التعليم من الروضة للثانوية.
    O halde, burada olduğumu öğreneceklerini düşünmek için bir sebep yok. Open Subtitles إذن، ليس هناك سبب أبدا للإعتقاد بأنهما سيكتشفان أمري
    Bu sefer de işe yaramaması için bir sebep yok. Open Subtitles ليس هناك سبب يمنعني من أن أفعل هذا الآن.
    Paniğe kapıImana gerek yok. Sadece olasıIıkları gözden geçirmek için. Open Subtitles ليس هناك سبب للذعر أريد فقط إستبعاد بعض الأشياء
    Baba aslında, yolculuğu kısa kesmeye gerek yok. Open Subtitles أتعلم يا أبي، ليس هناك سبب لقطع سفريتنا القصيرة
    Ama seni gerçekten seviyorum. En saf duygularla. Süslü laflara gerek yok. Open Subtitles إن حبى لك صادق جداً ليس هناك سبب لأكذب له
    Yollarımız kesişiyor, ama tuhaf davramamız için bir neden yok. Open Subtitles أدرك أننا سنلتقي ولكن ليس هناك سبب لتكون الأمور محرجه
    Kimse yaşamamı istemiyorsa, yaşamam için bir neden yok demektir. Open Subtitles ليس هناك سبب لي للعَيْش إذا لم يكن هناك أحد يُريدُني أَنْ أَعِيشَ
    Bu gece ajan gibi davranmamamız için hiçbir neden yok. Open Subtitles ليس هناك سبب لانستطيع أنا وأنت أن نصبح جواسيس الليلة
    Hayır, özel bir nedeni yok. Open Subtitles لا ، ليس هناك سبب خاص
    Başka bir sebebi yok mu? Open Subtitles ليس هناك سبب آخر؟
    Kelly'nin ameliyat öncesi veya sonrası tüm ailesinin yanında olduğu yuvasında yani burada olmaması için hiçbir sebep yok. Open Subtitles ليس هناك سبب أن قبل أو بعد الجراحة لا يكون في هذا المنزل يشعر بمنزله وحول عائلته

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد