ويكيبيديا

    "ليس هناك طريق" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • yolu yok
        
    • bir yol yok
        
    • mümkün değil
        
    • imkanı yok
        
    • imkansız
        
    • imkân yok
        
    • imkânı yok
        
    • imkânsız
        
    Kısa bir yolu yok. Bu, yüzerek yüzmeyi öğrenmek gibidir. TED ليس هناك طريق مختصرة. انه كالسباحة عن طريق تعلم السباحة.
    - Madene girebilmenin bir yolu yok. - Bu olayı durduracağız. Open Subtitles . ليس هناك طريق إلى المنجم . نحن سنذهب لنوقف هذا
    Ama dürüst olmak gerekirse bu konuda başka bir yol yok. TED لكن، بكل صراحة، في هذه القضية، ليس هناك طريق آخر.
    Büyük ihtimalle, içeri giren ve dışarı çıkan başka bir yol yok. Open Subtitles بالتأكيد ليس هناك طريق آخر للدخول أو للخروج
    Köpeğin bizimle yaşaması mümkün değil. Open Subtitles ليس هناك طريق ذلك الكلبِ يَتحرّكُ هنا مَعنا. رجاءً؟
    "Sabahleyin Seattle"a devam etmem mümkün değil. Open Subtitles وأُسيّرُ الأمورَ. ليس هناك طريق الذي أنا أَستمرُّ عَمَل صباحاً سياتل.
    Bunu yılanın yapmasının imkanı yok. Open Subtitles ليس هناك طريق الذي الأفعى كان يُمكنُ أنْ تَعْملَها.
    Birkaç hafta içinde 6 aylık dersleri toparlamam imkansız. Open Subtitles ليس هناك طريق للجحيم سوف انسحب باقي بضغة أسابيع لنصف السنة
    O cümleyi beni gururlandıracak şekilde bitirmene imkân yok Open Subtitles ليس هناك طريق لإنْهاء تلك الجملةِ الذي سَيَجْعلُني فخور.
    Seks yapmalarının imkânı yok. Open Subtitles ليس هناك طريق أَنْ يَكُونَ عِنْدَهُ جنسُ.
    Hepimiz biliyoruz ki o köprü haricinde çıkış yolu yok. Open Subtitles نعلم جميعا أنه ليس هناك طريق للخروج إلا عبر هذا الجسر
    Bu akşam da düşmezse, lastiğini indirin. Başka yolu yok. Open Subtitles لو أنه لم يهبط الليلة ، فعليك أن تفسد إطاره ، ليس هناك طريق آخر
    Onu kapatabilmemin hiçbir yolu yok mu diyorsun? Open Subtitles تقصد أن تقول لى أن ليس هناك طريق يمكننى من إغلاق هذا؟
    Uçağa birıemem. Gün ışığından kesin olarak korunmanın yolu yok. Open Subtitles لا أستطيع الطيران , ليس هناك طريق متأكداً للمحاذرة من ضوء الشمس
    Evet, kumanda odası 200 fit kuzeyde ancak doğrudan bir yol yok.. Open Subtitles نعم ، غرفة التحكم على بعد 200 قدم ولكن ليس هناك طريق مباشر إليها
    Arkadaşların için başka bir yol yok. Open Subtitles ليس هناك طريق آخر لتحرير اصدقائك
    Batıdan içeri girmek için iyi bir yol yok. Open Subtitles ليس هناك طريق جيد للدخول من الغرب
    Bu camların, o arabadan gelmesi mümkün değil. Open Subtitles ليس هناك طريق بِأَنَّ هذا الزجاجِ جاءتْ مِنْ تلك السيارةِ.
    Yani, bizi izlemesi mümkün değil ki. Open Subtitles أعنى ، انه ليس هناك طريق ليتبعنا
    Mark Twain'in bununla yarışması mümkün değil. Open Subtitles ليس هناك طريق لمارك تواين لكي ينافس ذلك
    Bunu satın almanın imkanı yok ama... Open Subtitles ليس هناك طريق أنت يمكن أن تتحمل ذلك, لكن
    Ben kafanı patlamadan silahını çekip ateş etmenin imkanı yok. Open Subtitles ليس هناك طريق الى الجحيم سيصبح قادر على سحب واطلاق النار قبل أن أفصل رأسك
    Bu kesinlikler imkansız. Çünkü kimse güvenliği geçip silah sokamaz. Open Subtitles ذلك مستحيل جدا لأن ليس هناك طريق أي شخص يمكن أن يحصل على أمن البندقية الماضي.
    Sen kardeşimsin, bunun olmasına izin vermeme imkân yok. Open Subtitles الولد، أنت فوق. أنت أختَي، ليس هناك طريق أَتْركُ الذي أَحْدثُ.
    Çünkü felsefe üzerine kariyer yapmanızın imkânı yok. Open Subtitles قائد في الفلسفة، لأن ليس هناك طريق للابتعاد عن ذلك.
    Sydney, birini ötekinden ayırmamız imkânsız. Open Subtitles ليس هناك طريق لنا للتحقيق الهوية من كلا الرجل.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد