Bugün gerçekten burada olmak istedi, ama yapacak çok önemli işleri vardı. | Open Subtitles | أراد أن يكون هنا اليوم و لكن لديه أشياء مهمة ليقوم بها |
Acele etmenizi istiyor, Bay Jang'in yapacak başka işleri var. | Open Subtitles | إنه يريدكِ أن تسرعي فهو لديه أعمال أخرى ليقوم بها |
Bunu yapmak için gerekli olan sistemin neye benzediğini gösteriyorum. | TED | ما أعرضه لك هنا هو كيف سيبدو هذا النظام ليقوم بذلك فقط، ويدعى القاطع الهوائي. |
Belki de dostumuz Walt bilinmezde bizim için keşif yapmaya gidiyor. | Open Subtitles | بل ربما والت راحل نحو المجهول ليقوم بالاستكشاف من اجلنا جميعا |
Onun işini yapması için 2 gün başkasını tutmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | وكان ينبغي أن استأجر فتى أخر ليقوم بعمله ليومين |
Kimse kararını sorgulamaz. İşi yapacak başkası bulunur. | Open Subtitles | لن يشكك أحد في رأيك سيعثرون على شخص آخر ليقوم بالمهمة |
Ona söylemek ister misin yoksa bunu senin için Dr. Disiplin'in yapmasını mı istersin? | Open Subtitles | هل تريدي إخباره أم تريدين من الطبيب التأديبي ليقوم بذلك؟ |
Başında durmadığım takdirde ona bakıcılık yapacak bir arkadaşım var. | Open Subtitles | وحتى لو لم أكن موجودا للقيام بذلك فعندى صديق ليقوم بهذا |
Ve bunu en iyi yapacak olanlar Elaine ve Susie, Susie ve Elaine. | Open Subtitles | ومن الأنسب ليقوم بذلك من إلين وسوزي، سوزي وإلين؟ |
-Parmağını bile kımıldatmayacaksın. Yemeği pişirecek, servis yapacak ve ortalığı temizleyecek biri var. | Open Subtitles | سيكون هناك شخص ليقوم بالطبخ والخدمة والتنظيف |
ve beş aylığına bir mutfak dolusu şey ile deneyler yapmak için kapalı. | TED | ثمّ يغلق لمدة خمسة أشهر، ليقوم بتجارب مع موظفي المطبخ بالكامل. |
Aynı şeyi yapmak için Reace'in burda olmaması yazık. | Open Subtitles | ومن المؤسف ان ريس ليس موجودا هنا الان ليقوم بنفس الشئ |
Bazı durumlarda öyle yapmak için programlandı. | Open Subtitles | انة مبرمج ليقوم بذلك فى حالة ظروف معينة. |
İkisi de oyun sinyalleri verilmemiş olsa yapmayacakları bir şeyi yapmaya başlıyorlar. | TED | لقد بدءوا بعمل شيء ما كان أحدهما ليقوم به من غير إشارات اللعب. |
Bir oda dolusu FBI ajanının içinde hırsızlık yapmaya çalışacak kadar yüzsüz biri. | Open Subtitles | نعم واحدهم وقح كفاية ليقوم بالسرقة بغرفة مليئة بعملاء مكتب الحقيقات |
Daha da belli ki, işi yapması için gönderdiğiniz adamı gözünüzde çok büyütmüşsünüz. | Open Subtitles | والأكثر وضوحاً, أنّكم زدتم من شأن ذلك الرجل الذي أرسلتموه ليقوم بالعمل. |
Sabahleyin bir rampa yapması için bir marangoz çağıracağım. | Open Subtitles | سأحضر نجاراً ليقوم بإصلاحها في الصباح الباكر |
Ondan bunu yapmasını istememiştim yapmak için para da almıyordu. | Open Subtitles | لم أطلب إليه أن يفعل ذلك ولم يتقاضَ مالاً ليقوم بذلك |
Sanırım beni meşgul etmek için. Bir de tuhaf davranıyorlar. | Open Subtitles | أعتقد ربّما ليقوم بإبعادي كما أنّهم يتصرّفون بغرابة |
Noel'de ekstra para olsun diye babam her işi yapardı. | Open Subtitles | من أجل توفير بعض المال لأعياد الميلاد كان أبي ليقوم بأي عمل متوفر |
Tanığı kurtar ve yarın tanıklık etmesi için hayatta kalmasını sağla, | Open Subtitles | إنقاذ هذا الشاهد وإبقاءه حياً ليقوم بالشهادة في الغد |