Sonuçlara göre 100 kişi kalacak 24 kişi yapacak başka birşey bulacak. | Open Subtitles | مستندة على النتائج، 100 منكم سيبقى 24 منكم سيجد شيء آخر ليقوم به. |
Bayan Olsen, imza günlerinin, galeri açılışlarının ve diğer entelektüel faaliyetlerinin masraflarıyla ilgilenir. Bayan Olsen, yeni çaylağımıza yapacak bir şeyler bulabilir misin? | Open Subtitles | آنسة أولسون، هلا وجدت للجديد شيئاً ليقوم به |
O zaman yapacak başka birisini bulsan iyi olur. | Open Subtitles | إذاً من الأفضل أن تجد شخصاً غيرك ليقوم به |
Lester'ın halletmesi gereken işler var ama seninle sonra buluşacak. | Open Subtitles | ليستر لديه عملا ليقوم به لكنه سيقابلكى لاحقا |
Yeterince isi var. Üniformalari naftalinden temizliyor. | Open Subtitles | لديه مايكفي ليقوم به إخراج الأزياء الرسمية من كرات النفثالين |
Orada yalnız başınaydı. yapacak bir işi yoktu. | Open Subtitles | كان هناك لوحده و لا شيء لديه ليقوم به |
İstihbaratın yapacak başka bir işi yok mu? | Open Subtitles | الاخ الكبير ليس لديه افضل ليقوم به |
yapacak bir sürü işi olan aptal bir çocuk olduğun için. | Open Subtitles | .هذا لأنك طفل غبي ولديه واجب ليقوم به |
Eminim ona yapacak bir şey buluruz. | Open Subtitles | أنا متأكد بأننا سنجد له شيئاً ليقوم به |
Burada gerçekten de bay Devlin... gibi akıllı birisi için fazla yapacak birşey yok. | Open Subtitles | لايوجد الكثير لشخص في ذكاء (ديفلن) ليقوم به في ريو بعد الآن. |
yapacak başka işi yok. | Open Subtitles | لم يحصل على شيء ليقوم به |
yapacak işleri var. Çok daha fazla iş. | Open Subtitles | لديه الكثير من العمل ليقوم به |
Belki de yapacak işleri oluyordur. Bazılarımız meşgul insanlarız. | Open Subtitles | {\pos(192,230)}ربّما لديه عمل ليقوم به البعض منّا أشخاص مشغولين |
Ne? Milletin yapacak daha iyi bir işi yok mu? | Open Subtitles | ليس للناس شيء ليقوم به |
- İkimizin de yapacak işleri var ve siz benimkileri imkaansızlaştırıyorsunuz. | Open Subtitles | -كلانا لديه عمل ليقوم به, وأنتِ تجعلين عملي مستحيلاً . |
Billy'den yardım isteyebiliriz ama onun da yapacak işleri var. | Open Subtitles | يمكننا أن نطلب من (بيلي) المجيء لكن لديه عمله ليقوم به |
Gece boyunca meşgul olacağız. Şimdi oyalanacak bir şeyi var. | Open Subtitles | سنكون منشغلين طوال الليل الآن لديه شيء ليقوم به |
Şu var ki Connecticut Solutions'ı kim idare ediyorsa açıklayacak bir sürü şeyi olacak. | Open Subtitles | لكن أياً كان من يُدير "حلول كونيتيكت" سيكون لديه الكثير من الشرح ليقوم به. |
Omzu iyileşiyor ama boynunda uğraşılması gereken birçok iş var ve sol koluyla ilgili endişeliyim... | Open Subtitles | كتفه في تحسنٍ و لكن ... لا زال أمامه الكثير ليقوم به لأجل رقبته و أنا قلقٌ قليلاً ... حيال هذه اليد اليسرى |
Ama Maya'nın erkeği burada kalmak istiyorsa yapması gereken işler var. | Open Subtitles | (ولكن لو أراد رجل (مايا أن يبقى، لديه عمل ليقوم به |
İyi olacaklar. Herkesin yapması gereken bir işi var. | Open Subtitles | سيكونان بخير، كل شخص لديه عمل ليقوم به |