| Bir görevli kasaya anahtarı koyuyordu ve yüzlerce insan hücrelerinden akıp gidiyordu. | TED | ضابط يدخل مفتاحًا في صندوق المفاتيح ويتوافد مئات الأشخاص خارجين من زنزاناتهم. |
| Orada yüzlerce insan olmalı. Kimse bir şey görmemiş mi? | Open Subtitles | كان ثمة مئات الأشخاص هناك حتماً ألم يرى أحدهم شيئاً؟ |
| Hemşirenin ölümünden altı hafta sonra, yani Ağustos'ta her hafta yüzlerce insan hastalıktan ölüyordu. | TED | في أغسطس بعد ستة أسابيع من وفاة الممرضة مئات الأشخاص كانوا يموتون من المرض كل أسبوع. |
| yüzlerce kişi arasından, aynı o kazanan kişi gibi senin de kazanacağını mı sanıyorsun? | Open Subtitles | معتقداً أنك ستفوز كالذي رأيته يفوز قبلك من ضمن مئات الأشخاص الذين يلعبون؟ هذا صحيح |
| Her ülkeden yüzlerce insana ev sahibeliği yapman gerekecek. | Open Subtitles | عليكِ أن تكونى مضيفة مئات الأشخاص المقاطعة بأكملها |
| Dünya Sağlık Örgütü ve yardımcı kuruluşların işbirliğiyle takip eden iki ay içinde virüsün tespiti için yüzlerce insanı bölgeye gönderdi. | TED | منظمة الصحة العالمية و شركائها التى تعمل معهم أعلنت مؤخرًا عن مئات الأشخاص علي مدار الشهرين القادمين قادرين علي تتبع الفيروس. |
| 90'lı yılların ortalarında hayatlarının en güzel yıllarında olan yüzlerce insanın HIV pozitif olduğunu gördüm. | TED | وبحلول منتصف سنة 1990، علمت عن مئات الأشخاص في سنة صغيرة جدا ممن أصيبوا بفيروس نقص المناعة المكتسبة. |
| Evet, bu tasarımı elde etmek için yüzyıllar boyunca yüzlerce insan gerekti. | TED | ونعم، لقد تطلب الأمر مئات الأشخاص عبر القرون للوصول هذا التصميم. |
| yüzlerce insan hücrelerinden akıp gidiyordu. | TED | يتوافد مئات الأشخاص خارجين من زنزاناتهم. |
| Çünkü keşfettim ki kanıksadığım yüzlerce insan olmasa benim kahvem de olmayacaktı. | TED | واكتشفت أنني لن أحصل على قهوتي دون وجود مئات الأشخاص الذين كنت أعتبر أن وجودهم أمر لا بد منه. |
| yüzlerce insan bana ne hissetmek istemedikerini söyledi. | TED | تعاملت مع مئات الأشخاص الذين أخبروني بما لا يريدون أن يشعروا به. |
| Oraya yüzlerce insan gelir. Okuldan herkes. | Open Subtitles | هنالك مئات الأشخاص فيه الجميع من المدرسة |
| Etrafta yüzlerce insan varken, paltoların üzerinde. | Open Subtitles | على كومة معاطف بوجود مئات الأشخاص بالجوار |
| Bomboş. Burada yüzlerce insan çalışıyor ama kimse hastalanmamış. | Open Subtitles | لا توجد أي منها مئات الأشخاص يعملون هنا و لا يوجد أي مريض |
| Ben de biliyorum ki, o ilaçları kullanan yüzlerce insan öylece idare ediyorlar, gerçekten. | Open Subtitles | أعرف مئات الأشخاص يتناولونها وهو يبلون بشكل جيّد، حقاً |
| Çocukları kayıp olan yüzlerce insan var. | Open Subtitles | هناك مئات الأشخاص هناك برفقة الأطفال المستعبدين |
| Yarınki yürüyüşe katılmak için çoğunlukla beyaz ve din adamlarının yer aldığı ülke genelinde seyahat eden yüzlerce insan gördük. | Open Subtitles | شاهدنا مئات الأشخاص يسافرون عبر البلاد للمشاركة في مسيرة الغد، أغلبهم من البيض، أغلبهم من رجال الدين. |
| Gece gündüz burada yüzlerce kişi partiye katılır adamım. | Open Subtitles | مئات الأشخاص يحتفلون هنا كل يوم، كل ليلة، يا رجل. |
| Muhtemelen rol için yüzlerce kişi gelecek. | Open Subtitles | على الأرجح سيكون هناك مئات الأشخاص الذين يحاولون |
| Her ülkeden yüzlerce insana ev sahibeliği yapman gerekecek. | Open Subtitles | عليكِ أن تكونى مضيفة مئات الأشخاص المقاطعة بأكملها |
| Ordu gelene kadar, yüzlerce insanı kaybettik. | Open Subtitles | عندما وصل الجيش كنا قد فقدنا مئات الأشخاص |
| 11 Eylül ve Dünya Ticaret Merkezi'ne yapılan saldırı sonunda yıkılmayan merdiven ''Sağ kalanların merdiveni'' adını aldı çünkü yüzlerce insanı güvenli yere doğru yönlendiren önemli bir rolü vardı. | TED | الدرج الذي ظل قائما بعد 11 سبتمبر والهجوم على مركز التجارة العالمي كان يطلق عليها اسم "سلالم الناجين" ، لأنها لعبت مثل هذا الدور المركزي في قيادة مئات الأشخاص إلى بر الأمان. |
| ya da konuşma yapmak mesela kayda alınırken ve yüzlerce insanın önünde. | TED | أو، كما تعلمون، أن تلقي محادثة أمام مئات الأشخاص واقفاً على منصّة حيث يتم تصويرك. |